
Her zamanın aksine bugün saat 07.00 kalktım. Yorgunluk yavaş, yavaş su yüzüne çıkmaya başlamış kendini hissettiriyordu. Yola çıkmak için hazırlıklarımı saat 09.00’da tamamlamış olsam bile Döğüşbelen köyünden Metin ağabey ile yaklaşık yarım saatlik bir sohbetin ardından ancak hareket edebildim.
Bir süre yolculuk ettikten sonra yolda Köyceğiz’den Akyaka’ya giden Köyceğiz bisiklet topluluğundan arkadaşlar ile karşılaştım. Akyaka’ya kadar yolun kalan kısmını beraber sohbet ederek kat ettik.

Her ne kadar beni Akyaka’ya davet etmiş olsalar da bu teklifi reddederek yollarımızı ayırdık. Onlar Akyaka’ya yönelirken, bense Muğla’ya doğru Sakar geçidini aşmak üzere tırmanışa geçtim.

Bir süre rampa tırmanıp görüş alanımı genişlettikçe Akyaka ve Gökova körfezinin muhteşem manzarasının baştan çıkarıcılığını pedallarımın altında hissettiğimde bana sunulan teklif daha cazip geliyordu. Keşke bana yapılan bu nazik daveti kabul edip bu doğa harikasının içinde yerimi alsaydım diyerek pişman oldum.

Denize baktığımda sanki beni çağırıyor gibiydi. Denizde çok hafif daha dalga olmasa bir an bu davetkâr çağrıya büyülenmişçesine uyarak rotamı sahile doğru çevirebilirdim. Fakat rampayı neredeyse yarıladığımı düşünerek diğer yarısını da tırmanmak üzere azmederek bu fikirden uzaklaşmaya gayret ettim

Yaklaşık iki saat sonra saat 14.00 civarı Sakar geçidini tırmanışını bitirdim


Yatağan’a az bir mesafe kala kısa süreli bir yağmur geçişi oldu. Zaten yağmura karşı önlemlerimi aldığımdan pek etkilemeden yoluma devam ettim.
