Bu sabah çadır toplama derdim olmadığından akşamdan inmiş lastiği değiştirip kahvaltı niyetine bir şeyler atıştırıp akşama evde olma hayaliyle saat 07.30 gibi yola koyuldum
Şarköy ve Evreşe sapaklarının ardından Korudağ’ın eteklerine geldiğimde saat 10.00 olmuştu.
5 kilometrelik mesafe ve 350 metre yüksekliğe tırmanışın ardından Korudağ geçidini aştım.
Zirveden Edirne il sınırına girerek büyük bölümü iniş olan yoldan inerek öğlen 12.30 -13.00 civarı Keşan’a vardım.
O yıllarda daha SARDOS kurulmadığı için dolaylı olarak kısa bir doçek ziyaretinde bulundum. Fakat asıl gayem tabiî ki Faruk ağabeyi (Faruk Eker) ziyaret etmekti.
Bisiklet camiasında pek çokları için Keşan dendiği zaman ilk akla gelen doçek olsa da, benim için bu durum biraz farklı. Mukayese etmek gerekirse Uranüs’ün yörüngesine göre Merkür’ün yörüngesi neyse benim için SARDOS’un yanında doçek odur. Oldum olası zaten olduğundan fazla büyütülen oluşumlara karşı hep mesafeli durmuşumdur.
Fakat Çekim merkezi kendi dışında olanlar, hayatta mutluluğunu kendi dışındaki şeylere, mala mülke, şana şöhrete, dostlara, kadın ve çocuklara, cemiyete ve benzerine bağlayanlar, bunları kaybettiklerinde uğrayacağı hayal kırıklığına çok iyi bildikleri için bunlara sıkı sıkıya bağlıdırlar.
Alışverişin ardından Cennet bahçesi adlı parka giderek burada bir süre dinledim.
Bir ara Uzunköprü, Hayrabolu, Lüleburgaz güzergâhından gitmek aklımdan geçse de kuzey yönünden esen rüzgâr bu fikirden uzaklaşmama sebebiyet verdi. En iyisi bildiğin yoldur diyerek Malkara, Tekirdağ yönüne doğru yola koyuldum.
Korudağını aşanlar mevsimine göre buralarda havanın değişiklik gösterdiğini bilmelidir. Yaz aylarında ege ve Marmara denizlerinin serinletici etkisiyle dağların güney yakası oldukça ılıman olmakla beraber Trakya kesimi tam aksine kuru ve sert olabiliyor.
Aynen de öyle oldu, sıcak bir süre sonra kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Uzun süreli yorgunluk ve sıcak sebebiyle kendimi iyi hissetmemeye de başladım. Sıkça mola vererek neredeyse gördüğüm her gölgeye kendimi atarak Keşan–Malkara arasındaki 22 kilometrelik mesafeyi ancak iki saatte kat edebildim.
Daha Tekirdağ’a 55 kilometre yolum vardı. Oradan da Çorlu’ya 45 kilometre. Amacım hava kararsa bile Tekirdağ’a vararak 2–3 saatlik bir gece yolculuğu neticesinde Çorlu’ya varmaktı. Fakat buna Muvaffak olamadım. Yüzüp, yüzüp kuyruğuna gelmişken gözümü hastaneden açamamak için kendimi fazla zorlamayarak İnecik’i 3–5 kilometre geçtikten sonra bir petrol istasyonunda konaklamaya karar verdiğimde saat 22.00 civarıydı.