
Yolculuğumuzun başından beri aynı şeyleri yiyor içiyor olsak da dün akşam hiçbir sağlık sorunu olmayan yol arkadaşım neden bilinmez sabah karın ağrısı olduğunu dile getirerek uyandı.


Bu durum için şöyle bir önerim oldu.
“ – Bir iki gün burada Finike’de kalalım eğer kendini iyi hissedersen yola beraber devam ederiz, yok iyi hissetmezsen ikimizde beraber otobüse biner Çorlu’ya döneriz. “ dedim
Yolculuğa beraber devam etmek için aklıma gelen tüm önerileri kendisine sunmama rağmen bu fikirlerim her zaman olduğu kabul görmedi.
Şu andan itibaren bu zihinsel uzaklığın yanı sıra fiziksel olarak uzaklaşmak son derece mantıklı geldi. Kaldı ki kendisiyle bir daha aynı zihinsel yakınlığı kuramadım.

O zamanlar beni zor durumda bıraktığını düşündüğümden olsa gerek notlarım arasına büyük harflerle folklorik hazinemizden “Başkasının ***iyle gerdeğe girme.” diye bir not düşmüşüm. Oysa daha sonraları anladım ki aslında bu olay benim 2013 yılında tek başıma Türkiye Turu’na çıkma cesaretine sahip olmama ve daha güçlü olmama vesile olmuştu.”
Fotoğraf makinem olmasa da çok değerli arkadaşlarım vardı. İstanbul’da bulunan arkadaşımı arayarak kendisinden bir fotoğraf makinesini Kaş’a yollamasını rica ettim.

”Bundan böyle hep yek,
Hep tek başıma
Dere tepe dümdüz kendi yoluma
Yalnız kaldım sanma koca dünya yanımda…”

Demre’ye kadar sahil şeridinden bol dönemeçli fazla dik olmayan yollardan zaman, zaman rüzgâra karşı yaklaşık 30 kilometre mesafe kat ettim. Hele ki rüzgâr kayalıkların uç kesimlerinde daha kuvvetleniyordu. Bu da beni epey zorladı.

Beymelek kasabası yakınlarındaki Eski deniz adı verilen mavi ve türkuazın tüm tonlarını kendi bünyesinde barındıran göl, görülmeye değer muhteşem bir yer.

İki saat sonra Demre’de Noel baba kilisesindeydim. Ben kayda değer pek bir şey göremedim açıkçası. Benim için tipik bir roma kilisesiydi. Fakat yabancı turistler için son derece önemli bir yer olduğu ortadaydı. Kilise içindeki lahitlerin mermer işçiliği en az Perge antik kentinde gördüğümüz örnekleri kadar göz alıcıydı. Yapı iyi korunmuş olmasına rağmen yer, yer duvar resimleri tahrip olmuştu.


Oradan Myra antik kentini gezmek üzere ayrıldım. 2–3 kilometre sonra Myra antik kentine geldim. Kaya mezarlıkları ve tiyatro gezilip görülmeye değer kalıntılar, Özellikle tiyatro gerçekten muazzam.

17.30 gibi Demre’den ayrıldım. 10 kilometre kadar olan Demre rampasını çıktıktan sonra yaklaşım bir 10 kilometre daha yol alarak Davazlar köyüne gelmeden uygun bir yere kamp kurdum. Çadır kurmamın ardından ateş yakarak yemek yedim ve 22.00 civarı yatıp uyudum.
Bahardan, bahara hafta sonları güvenli ortamlarında bisiklete sürüp cafcaflı kelime yığınlarıyla özgürlük naraları atanların aksine bugün kendimi özgür hissettiğim eşsiz günlerin birini yaşadım.
Meğer şimdiye kadar bilginin çekirdeği değil sadece kabuk ve zarı olan kavramlar, soyutlamalarla oyalanıp durmuşum.
Oysaki Özgürlük, bireysellik istiyormuş.
Oysaki Özgürlük, yürek istiyormuş.
Kalabalık topluluklar halinde evlerimizin sunduğu konfor ortamlarından uzaklaşmadan bunun hissedilmesi imkânsızmış.