Bisiklet özgürlük müdür, değil midir?

Reklamcılıkta ürün yerine duygu satmak, tüketici davranışını yönlendirmede etkili bir stratejidir. Türk kahvesinin “sohbetin başlangıcı” ya da bir otomobilin “prestij” olarak sunulması gibi, markalar genellikle ürünleri tüketicilere bir yaşam tarzı, bir duygu ya da bir değer önerisiyle birleştirirler. Bisiklet reklamlarında ise “özgürlük” temasi dikkat çeker. Ancak, bisikletin gerçekten bir özgürlük sembolü olup olmadığı üzerine daha yakından bakmak faydalı olacaktır.

Gerçek özgürlük, bireyin bağımsızlığından gelir. Fiziksel bir aracın, hatta bisikletin bile, bireyin özgürlük hissini tamamıyla tanımlayamayacağını anlamak gerekir. İnsanlar, trafikten kaçıp, şehirden uzaklaşıp, doğada bisiklet sürebilir; bu bir serbestlik hissi yaratabilir. Ancak bu özgürlük gerçekte bağımlılıkların gölgelediği bir algıdan ibaret olabilir. Bir birey ömrü boyunca yorucu bir iş temposunda çalışmış, bir bisiklet mağazasından yeni aldığı bisikletiyle kendini özgür hissetmeye başlayabilir. Ancak gerçekten özgür müdür? Elektrikli bir bisikleti varsa, şarj cihazlarına ve elektrik altyapısına bağımlıdır. Geleneksel bir bisiklet kullanıyorsa, fiziksel dayanıklılık eksikliği ya da cesaret yoksunluğu nedeniyle yanında bir yol arkadaşına veya bisiklet grubuna ihtiyaç duyabilir. Bu durumda, bisiklet bireyi gerçekten bağımsız kılar mı, yoksa sadece farklı bir bağımlılık mı yaratır?

Dahası, bisiklet neticede bir araçtan başka bir şey değildir. Tekerlekleri ve basit mekanizması ile, temel olarak el arabası gibi bir yük taşıma aracının biraz daha sofistike bir versiyonudur. Siz hiç el arabası kullanan bir inşaat işçisinin özgürlük naraları attığını duydunuz mu? Oysa reklamlar, bisikleti romantize ederek bireylere bir kurtuluş vaadi sunar. Bu, özgürlükten ziyade tüketim kültürünün yeni bir yanılsaması olabilir.

Sonuç olarak, gerçek özgürlük başka bir araca veya başka bireylere bağımlı olmaktan kurtulmakla mümkün olabilir. Bisiklet gibi nesneler bu bağımsızlığın bir aracı olarak algılansa da, birey kendi varlığı ve seçimleriyle özgürlük hissini yaşamalıdır.

 

“Hadi özgür ol da göreyim seni,
kafesten kaçan bir kuş gibi.
Posta güvercini gibi değil,
sonsuzluğa bir kurtuluş gibi.”
Beatmucit Ceyhuni

Welcome Back!

Login to your account below

Create New Account!

Fill the forms below to register

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.