Yola çıkmadan önce duyduklarını unut, yolda öğrenecek çok şey var.
Bisikletle uzun yola çıkmak cesaret ister derler. Doğrudur. Ama bu cesaret çoğu zaman anlatılan masalları, şehir efsanelerini, abartıları ve korkuları geride bırakmaktan geçer.
Kulaktan kulağa yayılan “Yolda kesin şöyle olur!”, “Sakın yalnız çıkma!”, “Yokuşları nasıl çıkacaksın?” gibi cümleler, tura çıkanın en çok duyduğu yalanlardandır.
Ama işin aslı öyle mi?
Bu yazıda, bisiklet turları hakkında en sık söylenen yalanları ve onların arkasındaki gerçekleri konuşacağız. Hem de yaşanmışlıkla, doğrudan yoldan gelen cümlelerle…
Yalan: “Bisiklet turuna çıkmak için profesyonel olman gerekir.”
✅ Gerçek: Hayır. Bisiklet turu, Tour de France değildir. Tur bisikleti süren herkes Lance Armstrong olmak zorunda değil. (Olmayın da zaten, kendisi sahtekarın biridir.) Biraz kondisyon, bolca sabır ve doğru motivasyonla herkes yola çıkabilir. İlk gün 30 km gidersin, ikinci gün 35… Zaten mesele hız değil, yolda olmak.
Yalan: “Yalnız bisiklet turu tehlikelidir.”
✅ Gerçek: Tehlike, yalnızlıkta değil, plansızlıkta gizlidir. Doğru hazırlıkla yalnızlık, korkulacak değil; keşfedilecek bir şeydir. Yalnızken yol daha çok konuşur, sen daha çok duyarsın. Risk her yerde var. Ancak doğru rotayı seçersen, trafik kurallarına uyarsan, yerel insanlara kulak verirsen başına gelmeyecek şey çok az. Üstelik çoğu insan sanıldığından çok daha yardımsever. Belki de seni evine davet edip çay ikram edecekler.
Yalan: “İnsanlar kötü olabilir, dikkat et.”
✅ Gerçek: Yol, kötü değil; çoğu zaman çok iyi insanlarla doludur. Yoldan geçen biri su verir, bir başkası evinin bahçesine çağırır. Tanımadığın insanlar, tanıdıklarından daha içten olur bazen.
Yalan: “Herkes sana tuhaf gözle bakar.”
✅ Gerçek: İlk başta evet. Sonra ne olur biliyor musun? Tanımadığın biri elma verir, bir başkası “Yolda mısın?” diye sorar. Çocuklar seni uzaylı gibi izler ama sonra yanına koşar. Tuhaflık geçici, saygı kalıcıdır.
Yalan: “Yokuşları nasıl çıkacaksın?”
✅ Gerçek: Yokuşlar zordur ama imkânsız değildir. Her pedal çeviriş, zirveye bir adımdır. Yokuşta nefesin kesilir ama zirvede manzara kendine getirir. O yokuşlar seni yener gibi olur ama aslında seni sen yapar.
Yalan: “Uykusuz kalırsın, rahat edemezsin.”
✅ Gerçek: Evet, bazen sivrisinek ısırır, bazen çadır eğri kurulur. Ama doğanın sessizliğinde uyuduğun o gece, şehirdeki en lüks yataktan daha huzurludur. En tatlı uykular yıldızların altında olur.
Yalan: “Yol çok sıkıcı olur.”
✅ Gerçek: Aynı manzarada onlarca detay gizlidir. Aynı yoldan üç kez geçsen, her seferinde farklı şeyler görürsün. Sıkılan, yola değil, kendi içine bakmayı bilmeyendir.
Yalan: “Bisiklet turu için pahalı ekipman şart.”
✅ Gerçek: Evet, ultra hafif çadırlar, titanyum kupalar, ısırınca protein salgılayan barlar harika şeyler. Ama şart mı? Hayır. Eski bir çadır, sağlam bir bisiklet, ikinci el bagaj çantaları… Hepsi iş görür. Turcu olmak cüzdana değil, zihne bağlı. Pahalı bisiklet değil, sağlam niyet lazım. İkinci el bisikletle dünya turu atanlar var. Bisikletin değil, senin azmin yolu götürür.
Yalan: “Uzun yol çok zordur.”
✅ Gerçek: Başta zor gelir, doğru. Ama beden alışır. Kaslar güçlenir, ruhun rahatlar. Zorluk seni durdurmaz, dönüştürür.
Yalan: “Yolda yemek bulamazsın.”
✅ Gerçek: Yol üstündeki köy bakkalında domates, ekmek, peynir bulmak daha güzeldir. Hatta bazen taze yumurta, sıcak çay ya da odun ateşinde yapılmış gözleme denk gelirsin. Turun Michelin yıldızı: Tezek kokulu köy kahvaltısı. Marketlerde yoksa, bir köy evinde var. Doğa aç bırakmaz. Bazen bir tandır ekmeğiyle şölen yaşarsın. Yemeğin lezzeti menüde değil, yorgunlukta gizlidir.
Yalan: “Kamp yapmak tehlikelidir.”
✅ Gerçek: Kamp yerini akıllıca seçtiğinde (göz önünde, ama çok da ortada değil), başına nadiren kötü bir şey gelir. Zaten gelenlerin %90’ı “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye gelir. Kalan %10’u da meraktan… Bazen gelenler “yalnız mısın?” diye sorar. O an “kendimleyim” demek de güzeldir.
Yalan: “İnternetsiz kalırsan ne yaparsın?”
✅ Gerçek: İnternetin çekmediği yerlerde yaşam başlar. Offline haritalar, doğayla sohbet, kendi sesinle baş başalık… Bazen bir köy kahvesinde şarj edip internete bağlanınca, “ne gerek vardı?” dersin. Tur, dijital detoksun doğal formudur. O zaman gerçek dünyaya dönersin. Offline olmak, yolun kendisini hissettirmesidir. Telefon yerine yıldızları izlersin.
Yalan: “Bisiklet bozulursa mahvolursun.”
✅ Gerçek: Bozulur. Hem de tam da ‘acaba bugün sorunsuz geçer mi?’ dediğin anda… Ama yolda öğrenirsin. Zincir takmayı, lastik yama yapmayı, hatta vites ayarını… Olmadı mı? Bi traktör durur. Bi motorcu çıkar. Hatta çıkmazsa, elinle sürersin ama yolda kalmazsın. Çünkü “turcu yolda kalmaz, yolun bir parçası olur.” Bisiklet turları sorun çözme ustalığını artırır.
Yalan: “Kız başına / tek başına çıkılır mı bu yola?”
✅ Gerçek: Kadınlar da yalnızlar da bu yola çıkar. Herkesin yolu farklıdır ama yalnız olmak çaresizlik değildir. Elbette ekstra dikkat gerekir, evet bazı riskler daha fazladır. Ama aynı zamanda “ben bunu da yapabildim” duygusu çok daha güçlüdür. Yol, herkesindir. Kadınlar için değil, herkes için emniyetli hale getirilmelidir.
Yalan: “Tura çıkan herkes doğaseverdir.”
✅ Gerçek: Bazıları sadece Instagram’a malzeme arar. Çöpünü ormana atanlar da var, ormana çöp atanları uyaranlar da… Bisiklet turları doğayı sevmek için bir araç olabilir ama onu gerçekten korumak bilinçle başlar. Asıl turcu, geçtiği yerden iz bırakmadan geçendir.
Yalan: “Her zaman ilginç insanlarla tanışırsın.”
✅ Gerçek: Bazen saatlerce kimseyle karşılaşmazsın. Ama o yalnızlık da değerli olur. İlginç insan değil, anlamlı an ararsın. Bazen öyle biriyle tanışırsın ki, o sohbet sana hayat dersi olur. Ama bazen de sadece köy meydanında sessizce oturursun. Her durak bir hikâye olacak diye bir kural yok. Bazen sessizlik, en anlamlı tanışıklıktır.
Yalan: “Tura çıkınca her şeyden kaçarsın.”
✅ Gerçek: Aslında kendinden kaçamazsın. Hatta tam tersine, kendinle kalırsın. Kafanı yoran şeyler, tırmandığın rampalarda tekrar çıkar karşına. Ama pedal çevirdikçe hafifler. Bisiklet, bir tür iç yolculuğa dönüşür. Bazı dertler yolda çözülür, bazıları anlamını yitirir.
Yalan: “Turda sürekli manzara izlersin, huzur içinde pedallarsın.”
✅ Gerçek: Bir kısmı doğru. Ama bazen manzaranın yerini iniş çıkışlı yollar, sürüsüne bereket köpekler, patlayan lastikler ve ısrarla yokuş aşağı inmeyen rampalar alabilir. Yani huzur var ama bazen ter içinde, bazen küfürle.
Yalan: “Bitince çok mutlu olursun.”
✅ Gerçek: Bazen eve dönünce boşluk hissedersin. Hatta özlersin; sinek ısırığını, yokuşu, o sabahın serinliğini… O yüzden tur aslında hiç bitmez. Sadece bir sonraki yola hazırlık başlar. Mutluluk değil, özlem gelir bazen. O rüzgârı, o yokuşu, o geceyi tekrar yaşamak istersin. Çünkü tur biter ama sen değişmiş olursun.
SÖYLENMEYENLER: (Ama gerçek olanlar)
- Günlerce duşsuz kalmak mümkündür (ve bazen zorunludur). Ama bir çeşme bulduğunda ayak bileğini bile yıkasan ferahlarsın.
- Uykusuzluk olur. Çadırda ya sinek, ya köpek sesi, ya yastıksızlık. Ama sabahın serinliği her şeyi unutturur.
- Planlar çöpe gider. Önceden belirlediğin rota, hava, yol durumu ya da ruh halin yüzünden değişir. Sorun değil. Zaten en iyi planlar, yolda bozulanlardır.
- Hava durumuna asla %100 güvenme. “Az bulutlu” diye çıktığın gün sağanakta ıslanmak klasik hikâyedir.
- Köpekler gerçek bir sınavdır. Ama zamanla bağırmadan, taş atmadan, göz göze gelmeden yolları ayırmayı öğrenirsin.
- Bazı günler çok kötü geçer. Yağmur, rüzgar, mide ağrısı, mental çöküş… Ama o gün biter.
- Bazı sabahlar kuş sesine uyanırsın ve her şeye değdiğini hissedersin.
- Birinin sana “Helal olsun, yürek işi bu!” demesi her şeyi telafi eder.
- Fotoğraf çekmeye çalışırken durmak zorunda kalırsın, çünkü o anlar geçip gitmesin istersin.
Bisiklet turu, sadece bir yerden bir yere gitmek değildir.
Bir yalanı çürütür, bir gerçeği açığa çıkarır.
Yola çıkmadan önce kafanda kurduğun senle, döndüğünde aynaya baktığın sen aynı olmaz.
Yol seni değiştirir.
Ve en güzeli de şudur: Bu yol, herkesin kendi gerçeğini bulduğu bir yerdir.
Efsaneleri değil, yaşadıklarını anlatanlar çoğaldıkça bu yol daha da güzelleşecek.
Hazırsan, pedal çevir.
Yol zaten sana kendi gerçeğini anlatır.