Sabah saat 09:00’da Mustafa abi ile birlikte iki gün konakladığım Adana Engelliler Spor Kulübü‘nden ayrılıp dün görüşme şansı bulamadığımız bisikletli arkadaşlarla hep birlikte kahvaltı yapmak üzere Çukurova bisiklet Evi’ne doğru yola çıktık.
Çukurova Bisiklet Evi’nde hep beraber kahvaltı yaparken bu anı ölümsüzleştirdik. zaman sıkıntım olmadığı için saat 11:00’e kadar burada vakit geçirip yola çıktım. bugün ki planım Akdenizin serin suları ile buluşmaktı.
Dün kapalı olmasından dolayı ziyaret edemediğim Adana Arkeoloji Müzesi’ne küçük bir ziyarettte bulunup 12:30 gibi şehir merkezinden ayrıldım.
Yarım saat kadar pedal çevirdikten sonra Adana‘yı ardımda bırakarak yeni maceralara yelken açtım. 🙂
Misis Mozaik Müzesini ziyaret etmek istedim ama ne yazık ki ben gittiğimde her yer kapı duvar, yerinde olması gereken görevlilerden eser yoktu. in-cin top oynuyordu diyebilirim.
Adana–Osmaniye kara yolundan ayrılıp Ceyhan üzerinden Ceyhan-Yumurtalık karayoluna doğru yöneldim.
Bir süre sonra anayoldan ayrılıp köy yollarına girdim. Amacım Kurtkulağı ve Kurtpınar köylerinden Akdeniz‘e ulaşmaktı. işin aslı hava yavaş yavaş kararmaya başlarken bu köylerin isminden olsa gerek yavaş yavaş tırsmaya başladım. 🙂
Kime kısmet olacağı bilinmez bir pamuk bitkisi. 🙂
Güneşin batmasına yakın nihayet Akdeniz‘i görüyorum.
Konya, Aksaray, Nevşehir ve Niğde‘de taştan topraktan bıktıktan sonra denizi görmek ilaç gibi geldi.