Tarihin en eski milletlerinden biri, ateşten geçerek, kan içinde bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa diriliyordu.60 Dakikada ölüm, yıkım, kıyım kustular.
Asker korunmak için toprağa girdi, karıştı, toprak oldu sanki.Bombardıman sone erdi. İngiliz birlikleri batı ve orta kesime, Fransızlar doğu kesime taaruza kalktılar.Askerler, savaşmak için taşın ve toprağın altından, ölüler canlanır, ruhlar ete kemiğe bürünür gibi doğruldular.Ürpertici bir andı.Bu küçük kuvvet, uzun süngüleriyle İngiliz taburunu karşıladı, kendinden üstün birliği dağıttı, sağ kalanları Sığındere ağzına kadar kovaladı.Bu büyük gerçek her gün bir kez daha kanıtlanıyordu. Bunu yaşamak herkese yıkılmaz bir özgüven veriyordu. Bundan sonra bir dış kudretten, ancak Çanakkale’yi yaşayamayanlar, milli tarihi okuyup kavrayamayanlar ile onursuzlar ve satılıklar korkacaktı.
Takımın komutanı teğmen, takımıyla birlikte koşuyor, bir yandan da “Sömürgelerde acı çeken, soyulan, korkudan titreyen, uyanmasına izin verilmeyen, el ayak öpen, uşaklık yapan tüm zavallılar şu tavşan gibi kaçan İngilizleri görseydiler” diye düşünüyordu.
Çanakkale Savaşı, hiçbir devletin, hiçbir ordunun, hiçbir silahın, yurt sevgisinden ve milli onurdan daha güçlü olmadığını, olmayacağını öğretmekteydi.
Kaynak: Diriliş Çanakkale 1915 Turgut Özakman
Gelibolu 1915 projemizin bugün 4 ncü günü yazıma Turgut Özakman’ın Diriliş Çanakkale 1915 kitabından alıntı ile başladım.
Dün çok uzun bir gün oldu,Bigalı’dan başlayan günümüz Seddülbahir’de son buldu.Gelibolu Savaşının izlerini taşıyan bir çok yeri dolaştık,bir çok Şehitlik ziyareti yaptık,hüzünlü anlar yaşadık,onur duyduğumuz anlar çok oldu,Anıtları gezdik,savaşın gerçek yüzünü anladık.
Bugün 08 Haziran 2021 ve projemizin 4 ncü günündeyiz.Bugün yine çok önemli yerleri gezecek,bir çok Şehitliği ziyaret edeceğiz.Seddülbahir,Şehitler Anıtı,Şehitlikler bölgesi ve sonrasında Anafartalar’a uzanan uzun bir günümüz var,gün sonunda Anafartalar bölgesinde kamp yapmayı planlıyoruz.O yüzden güne erken başlayıp,projeyi arzuladığımız şekilde yapmak istiyoruz.
4 ncü Gün 08 Haziran 2021 Seddülbahir-Çanakkale Şehitler Anıtı-Şahindere Şehitliği-Kilitbahir-Eceabat-Kabatepe-Büyükanafarta-Küçükanafarta:

Kamp Yerine Veda.
Morto Koyu sapağında bulunan kamp yerinde erken uyandık,zaten tur ve projelerde miskinliğin yeri yok.Kahvaltımızı yaptık,toparlandık ve yola çıkmaya hazırız ama artık bizim klişeleşmiş kamp yeri ayrılık pozumuzu albüme koyarak kamp yerinden ayrılmak en güzeli (Fotoğraf sabahın pusuna ayak uydurmuş).
Kamp yerinden ayrıldıktan sonra Seddülbahir’e tekrar giriş yaptık, bugün için planladığımız Ertuğrul Tabyaları bölgesine hızlıca gelip günün ilk gezi ve ziyaretlerine başladık.Güne Ertuğrul Koyu’nu görselleyerek ve Ertuğrul Koyu çıkarmasını anlatarak başlamak istiyorum.
Ertuğrul Koyu: Gözcübaba Tepe,Seddülbahir Kalesi,Harapkale Tepe arasında kalan 250 metreye 10 metreye kumluk sahildir.25 Nisan 1915 sabahı çıkarma başlayacaktı ama İngilizler burada değişik bir plan yapmışlar ve eski bir kömür gemisi olan River Clyde ismindeki geminin içine asker konuşlandırmışlardı.Bu geminin içinde asker olabileceği kimsenin aklına gelmez diye düşünülüyordu. Bu şekilde Türkleri kandıracaklarına inanmışlardı.Koyun yanındaki tepede Yahya Çavuş ve yanındaki 67 cesur er İngilizleri bekliyorlardı. River Clyde beraberindeki küçük teknelerle birlikte saat 06:30’da kıyıya yanaştı.Hiçbir direniş yok gibiydi, aldatmaları işe yaramış gözüküyordu ta ki, ilk askerler inene kadar gemiden askerler inmeye başladığı zaman bir anda cehennemi bir ateş başladı. İngilizler kurşunların nereden geldiğini anlamadılar bile, ortalık askerlerin bağırmalarıyla yankılanıyordu, çıkan 5 askerden 3’ü vuruluyordu hatta bazen bir mermi 2 askeri yaralıyordu. Zar zor çıkabilen İngiliz askerleri sahil şeridindeki bir metrelik kum setine saklanarak kurtulabilmişlerdi, eğer o kum seti de olmasa hiçbir asker karaya çıkamayacaktı.Yaşam ile ölümü ayıran o kum seti askerlerin tek kurtuluş şansıydı, oraya kadar gelebilenler şanslıydı. Koyu, donanmanın 4650 top mermisi ile dövmesi ise iyice ortalığı cehenneme çevirdi.Ertuğrul koyundaki çıkarma devam ederken İngiliz hava gözlem uçağından gelen rapora göre kıyıdan 50 metre açığına kadar suyun kandan kıpkırmızı kesildiği aktarılmıştı. İngilizlerin Ertuğrul koyundaki kaybı 1000’in üzerindeydi.Yahya Çavuş ertesi güne kadar burayı yanındaki yiğitler ile birlikte savunmuş ,Tekke Koyundan ilerleyen İngilizlere esir düşmemek için geri çekilmişti. Bu çekilmeden sonra ancak İngilizler koya çıkıp ilerleyebilmişlerdir.Kaynak:Ekşi Sözlük.


Gözcübaba Tepe’de, Ertuğrul Tabyalarının bulunduğu bölümde Ertuğrul Koyunun hemen üzerindeyiz.Yahya Çavuş ve Takımının şiddetle savunduğu bu koy üzerinde Yahya Çavuş Şehitliği bulunmakta,sabahın ilk saatlerinde ve sessizliğinde biz ilk görevimizi yerine getirip Yahya Çavuş Şehitliği ziyaretine başlıyoruz.
Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular
Tam 3 alayla burada gönülden vuruştular
Düşman Tümen sanırdı bu şaheser erleri
Allah’ı arzu ettiler, Akşama kavuştular

Yahya Çavuş Şehitliği: Ertuğrul Tabyası’nın karşısında, bu noktada gerçekleşen Ertuğrul Koyu çıkarmasında kaybettiğimiz askerlerimizi anmak için yapılmıştır. 25 Nisan 1915 çıkarmasında Ertuğrul Koyu’nu savunan 9’uncu Tümen’in 26’ncı Alay’ının 3’üncü Taburuna bağlı Türk askerlerinin anısına Kültür Bakanlığı tarafından 1992’de yaptırılmıştır. Şehitliğin büyük kitabesi üzerinde (148 şehidimiz) ve kitabe önündeki Türkiye motifi üzerinde yer alan 67 sembolik mezar taşı ile de diğer şehitlerimiz anılmaktadır. Karşılarındaki kuvvete göre oldukça az sayıda tertiplenen Türk birlikleri, 5 km’lik sahil boyunca İngiliz 29. Tümen’in taarruzuna karşı müthiş bir savunma yaratmışlardır. İngilizlerin hedefledikleri Alçıtepe’ye ulaşmasını engelleyerek muharebelerin seyrini zafer yönüne çevirmeyi başarmışlardır.Bu bölgedeki çok az kuvvetle sağlanan dirençli Türk savunması, ileri dönemde Türk birliklerine zaman kazandıracak olup müttefiklerin ilerlemesini zorlaştıracaktır. Ertuğrul Koyu’ndan taarruza geçen İngilizlerin 29. Tümen’i, Türk savunmasını aşarak bölgenin en yüksek noktası olan Alçıtepe’yi diğer kollardan gelecek desteklerle birlikte tutmayı hedeflemiştir. Fakat taburun 10’uncu bölüğünden Ezineli Yahya Çavuş, Bölük Komutanı Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü Bey’in şehit düşmesinin ardından komutayı ele almış ve arkadaşlarıyla birlikte güçlü bir direnişin sembol kahramanı olmuştur. Şehitlikteki anıtın kuzey yüzünde; Vatan ve Bayrağı için Şehit olan bu Kahraman Askerleri Minnet ve Şükranla Anıyorum. Seve seve canlarınızı verdiğiniz kutsal vatan topraklarında rahat uyuyunuz. Aziz ruhunuz şad olsun…Kaynak:canakkaleicinde.com

Yahya Çavuş Şehitliği ziyaretimizi yapıp saygımızı sunduktan ve Şehitlerimizin ruhuna duamızı okuduktan sonra aynı yerde bulunan Ertuğrul Tabyalarına geçiş yaptık.
Tabyaların içi ve odalarıda geziye açık olduğundan kapsamlı bir Tabya gezisi yaptık.
Bir kare fotoğraf karesi ile Ertuğrul Tabyalarından bahsetmek isterim.
Ertuğrul Tabyaları: Seddülbahir Köyünün batısında bulunan ve Çanakkale Boğazı’ nın girişini koruyan tabyalardan birisi olan Ertuğrul Tabyası, Gözcübaba Tepe’si üzerinde denize dönük olarak inşa edilmiştir. II. Abdülhamit döneminde Asaf Paşa’ nın çalışmaları sonucu yaptırılmıştır. İnşa Kitabesi, muharebeler sırasında sökülmüş olup bugün kayıptır. Tabya 3 bonet ve aralarında bulunan 2 adet top platformundan oluşmuştur. 2 adet uzun namlulu Krupp marka top ile donatılmıştır. Toplardan sadece birisine ait parçalar, bugün tabyadaki yerinde bulunmaktır. Karargah binasının bugünkü Yahya Çavuş Şehitliği’ nin bulunduğu bölgede olduğu düşünülmektedir. Tabya, 19-25 Şubat 1915 tarihlerinde yoğun bombardımana tutularak 18 Mart 1915 Deniz Muharebesi öncesi etkisiz hale getirilmiştir.Kaynak:T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı
Ertuğrul Koyuna dün inmiştik,bugün yukarıdan baktık.Sabahın ilk Şehitlik ziyaretini
Yahya Çavuş Şehitliğine yaptık ve Ertuğrul Tabyaları gezimizi bitirdik.Sabah kahvemizi
içme zamanı geldiğinden bir sonraki gezi yerimize gitmeden Ertuğrul Tabyalarında
sabah kahvemizi yudumladık.


Seddülbahir bölgesinde gezilecek,görülecek ve ziyaret edilecek yerleri tamamladıktan sonra bir sonraki ziyaret durağımız olan Çanakkale Şehitler Abidesine doğru intikale başladık. Yolumuz üzerindeki Morto Koyundan geçerken Morto Koyundan da bahsetmek isterim.
Morto Koyu: Çanakkale tarihi ve ülkemizin Türk denizcilik tarihi ile iligli pek çok dönemin ve yaşanmışlığın ön plana çıkmış olduğu, savaş zamanların ciddi terler dökülmüş olduğu ve planların yapıldığı Morto Koyu, oldukça önemli bir yerdir.25 Nisan 1915 tarihinde çıkarma yapacak oldukları bu kumsalı, S kumsalı olarak listelemişler. İngilizler, Hisarlık Tepesi adlı bölgeyi alması ile Morto Koyu’nu da sahip olabileceklerini düşünmüşler. Yapılan planlamalar sonunda yaklaşık 750 kişilik tabur ile hareket başlamışdır. Morto Koyu Şehitliğin hemen yanında bulunmaktadır.Bu koya verilen Morto adı, her zaman Fransızlardan verildiği düşünülüyor. Fakat durum bu şekilde değil. İtalyanca kökenli bir kelime olan Morto’nun Türkçe karşılığı Ölü demek.Kaynak:canakkale.com
Morto Koyunda bir çok görseller yaptık,güzel ambiyanslar yakaladık, onları Ferdi ve ben arşivimizde saklıyoruz.Morto Koyundan Çanakkale Şehitler Abidesine doğru yol alırken
Ferdi güzel bir kare oluşturdu ve bende fotoğraf makinemin tuşuna basıverdim.

Artık Çanakkale Şehitler Abidesi’ndeyiz,abide ziyaretimiz sabahın ikinci yarısında başladı.Çanakkale Abide ziyaretimiz,gezimiz detaylı olarak başlamadan abide hakkında bilgi vermek isterim.



Çanakkale Şehitler Abidesi: Gelibolu Yarımadası’nın en çok ziyaret edilen ana ziyaret noktası olan Abide, Eski hisarlık Burnu üzerinde yer almaktadır. Açılan bir proje yarışması sonucunda 37 proje arasından Doğan Erginbaş, İsmail Utkular ve Feridun Kip tarafından hazırlanan proje seçilmiş olup Abidenin temeli 17 Nisan 1954 tarihinde atılmıştır. İkinci Anafartalar Zaferi’nin 45. Yıldönümü olan 21 Ağustos 1960 tarihi ziyarete açılan Çanakkale Şehitler Abidesi, Çanakkale Muharebeleri’nde şehit düşen tüm askerlerimizi simgelemekte ve onların anısını yaşatmaktadır. Mimarı Doğan Erginbaş’ın kendi ifadesiyle abide ”Tüm coğrafyalardan gelen şehitlerimizin toplu bir şekilde göğe yükselişini” temsil etmektedir. Ayaklarının üzerinde muharebe anlarını yansıtan kabartma rölyefler bulunmaktadır. Her yıl 18 Mart tarihinde, ülkenin dört bir yanından gelen vatandaşlar ve devlet erkânı tarafından Abide tören alanında anma merasimleri düzenlenmektedir.Abidenin arka bölümünde yer alan sembolik mezarlıklar 2007 yılında ziyarete açılmıştır. Şehitlikte Çanakkale Muharebeleri sırasında şehit düşen ve bugüne kadar isimleri tespit edilebilmiş 59.408 şehidimizin isimleri bulunmaktadır. Yine sembolik şehitliğin önünde muharebe dönemini yansıtan 45 m uzunluğunda bir rölyef bulunmaktadır. Rölyefi geçtikten sonra, sembolik şehitliğin başlangıç bölümünde meçhul asker mezarı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934’te müttefik askerleri için söylediği sözlerin yer aldığı mermer bir kitabe bulunmaktadır. Arıburnu muharebelerinden sonra bir Anzak askerinin yanında Avustralya’ya götürdüğü ifade edilen ve bir Türk askerine ait olan kafatası, yıllar sonra 10 Mart 2003 tarihinde Türkiye’ye teslim edilmiş olup 18 Mart 2003’te resmi törenle bugünkü noktaya defnedilmiştir.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı.





Şehitler Abidesi gezimiz ve ziyaretimiz uzun sürdü,pandemi dönemi ve sabah saatleri olması nedeniyle daha kalabalıklar oluşmamış,ziyaretçi sayısı düşmüş seviyedeydi, buda bizim çok verimli bir ziyaret yapmamıza vesile oldu.Detaylıca gezdik,çeşmede serinledik,ağaçların altında kısa bir mola verdik ve yeterli derece de gezdiğimize kanaat oluştuktan sonra bir sonraki ziyaret yerlerine intikal için hareketlendik.Ama önce Çanakkale Şehitler Abidesi hatıra fotoğrafı almalıyız.


Şehitler Abidesi ziyaretinden sonra istikametimiz Alçıtepe yönü oluyor.Alçıtepe’ye giderken Kansızdere’de bir Şehit mezarı var Binbaşı Hüseyin Hilmi Bey,onun mezarını da ziyaret edip saygımızı sunduk,duamızı ettik ve Alçıtepe istikametine devam ettik.
Binbaşı Hüseyin Hilmi Bey Şehitliği: Fransızlar ve sömürgeleri olan Senegalli (uzun palaları ile meşhur siyahi askerler) ve Tunuslu askerlerle çarpıştığımız bu bölge süngü süngüye, boğaz boğaza çok kanlı muharebelere tanık olmuştur. Bu muharebelerin birinde 11 Temmuz 1915’te Binbaşı Hüseyin Hilmi Bey şehit olmuştur.

Tekrar Alçıtepe’deyiz,Alçıtepe’de küçük bir serinleme molası verip Alçıtepe Şehitliği’ne geçtik.Burada Kirte Muharebelerinde Şehit düşen askerlerimiz yatmaktadır.Alçıtepe Şehitlik ziyaretini ifa ettik, saygımızı sunduk,duamızı yaptık.Alçıtepe Şehitleri ve Tüm Şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Alçıtepe Şehitliği: Müttefiklerin 24 saat içerisinde almayı hedefledikleri Alçıtepe köyüne girmeden hemen önceki yol ayrımından sola dönüldükten yaklaşık 400 m sonra, Bakı Terası ve Mareşal Fevzi Çakmak Anıtı istikametindeki yolun sağ tarafında, yoldan yaklaşık 10-15 m kadar içeride bulunmaktadır. Şehitliğin kitabesinde ”Çanakkale Savaşı’nda Alçıtepe bölgesinde Türk savunma hattını oluşturan birliklerde şehit düşen askerler bu şehitlikte gömülüdür. Bu vatan aziz şehitlerine minnettardır. Ruhunuz şad olsun” ifadeleri yazılıdır. Ne zaman yapıldığı bilinmeyen şehitlikte, Kirte Muharebeleri’nde şehit düşen askerlerimiz yatmaktadır. Savaş sonrası araziden toplanan şehit kemiklerinin defnedilmesiyle oluşturulan şehitlikte yatanların kimlikleri belli değildir. 2013 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından restore edilmiştir.Kaynak:T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı

Bu kaybolduğumun resmidir!!!!! Şaka şaka,insan çok bildiği,aşina olduğu,hatta ezberlediği bir yerde de yanlış yola sapabilir.Alçıtepe Şehitliği’nden ben önce ayrıldım,Ferdi çekim yaptığından geçikmeli yola çıktı.Yolu ezbere bildiğimden!!! Sol yerine sağ yoldan devam ettim.Arkadaş gittikçe farklı bir yerde olduğum kanısı uyanmaya başladı,baktım arkadan Ferdi’de gelmiyor,hatta bir ara gıyabında sitem bile ettim,niye gelmiyor diye.Sonra birden bire kafama dank etti, oğlum Şafak yanlış yola girdin,dön geri… Hemen Ferdi’yi aradım oda benim doğru yolda olduğumu sanıp basmışta basmış.Şahindere Şehitlik ziyaretini bile bensiz yapmış,oda Şafak ağabeyini meğerse arıyormuş.Her işte bir keramet vardır,sonunda beni bekledi ve buluştuk.Anısı olsun diye bu fotoğrafı buraya koydum,çünkü şimdiye kadar hiç böyle durum yaşamadık.

Şahindere Şehitliği’ne Ferdi benden önce gelip ziyaret etmiş,ardından ben geldim.2000 Şehidimizin olduğu ve ziyaretçi sayısının da bir hayli çok olduğu gerçek şehitliği ziyaret edip,saygımızı sunduk,duamızı okuduk.Tüm Şehitlerimizin ruhu şad olsun.


Şahindere Şehitliği: Tespit edilebilen gerçek şüheda kabristanlarından biri olan Şahindere Şehitliği, Soğanlıdere mevkisini geçtikten sonra yolun sol tarafında Çınarlıdere’nin hemen üst tarafında yer almaktadır. Mimari yapı tarzı açısından Soğanlıdere Şehitliği ile benzeşmektedir. Ay ve ortasında yıldız üzerinde yükselen üçgen konik anıt ile şehitlerimizin göğe yükselişi temsil edilmektedir. Şehitlikte yere konumlandırılmış 132 kabalak taşı ile şehitlerimiz anılmaktadır. Mezar taşları bölümünün hemen üst kısmında ise gerçek şehitlik alanının çevrilerek işaretlendiğini görmekteyiz. Şahindere Şüheda Kabristanı, Seddülbahir Cephesi’nde yani güney cephesinde kalmaktadır. Bölgede suyun ve gölgelik ağaçların bulunması, sakin ve korunaklı bir alan olması nedeniyle savaş döneminde cephe gerisindeki büyük sargı yerlerinden birisi bu mevkide kurulmuştur.5 Temmuz 1915 sonrasındaki muharebelerde, sol kanat birliklerinin yaralanarak şehit düşenlerin bir bölümü bu şehitlikte yatmaktadır. Nisan-Haziran-Temmuz aylarında şiddeti artan Seddülbahir, Kerevizdere ve Kirte Muharebeleri’nde kullanılan bölgede şehit düşenlerin bir kısmı da Şahindere Şehitliği’ne gömülmüştür. Bu şehitlikte yatanların bağlı oldukları birlikler;
-1’inci Tümenin 70, 71 ve 124’üncü Piyade Alayları
– 2’nci Tümenin 31, 32 ve 39’uncu Piyade Alayları
– 5’inci Tümenin 13 ve 15’inci Piyade Alayları
– 6’ncı Tümenin 16’ncı Piyade Alayı
– 7’nci Tümenin 19, 20 ve 21’inci Piyade Alayları
– 10’uncu Tümenin 29 ve 30’uncu Piyade Alayları
– 11’inci Tümenin 126 ve 127’nci Piyade Alayları’dır.
Bu şehitlikte isimleri tespit edilen yaklaşık 2.000 şehidimiz yatmaktadır. Şehitlik Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2005 yılında yeniden düzenlenmiştir.Kaynak:T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Şahindere Şehitlik ziyaretinden sonra az ileride Ferdi’yi ağaçlıkların altında beni beklerken buldum.Normal olarak biraz dinlendik ve birbirimiz ile kafa bulduk.Sonra da toparlanıp Soğandere Hastane Şehitliğine intikal ettik.Soğanlıdere Vadisi düşman taarruzlarına kapalı bir konumda olması nedeniyle Seddülbahir cephesinin en önemli lojistik destek merkezi görevini görmüştür.Bu bilgiden sonra Soğanlıdere Hastane Şehitliği ziyaretine başladık.


Soğanlıdere Hastane Şehitliği: Soğanlıdere Hava Şehitliği’nden birkaç yüz metre ileride, 2005 senesinde restore edilerek açılan Soğanlıdere Hastane Şehitliği bulunmaktadır. Anıt, ay ve yıldız şeklinde figürize edilmiş olup yıldızın ortasında bulunan üçgen piramit yapı ise şehitlerimizin Allah’a yükselişini temsil etmektedir. Anıtın hemen altındaki bölgede ”gerçek şüheda kabristanlığı” çevrelenmiştir. Burada savaş zamanında kurulu olan hastanelerde tedavi edilirken şehit olan askerlerimiz yatmaktadır. Bu bölgede 2.,7. ve 12. Tümenlerin Sıhhiye Bölükleri hizmet vermekteydiler. Vadi düşman taarruzlarına kapalı bir konumda olması nedeniyle Seddülbahir cephesinin en önemli lojistik destek merkezi görevini görmüştür. Soğanlıdere Vadisi 18 Mart için hazırlanmış kıyı set bataryalarının yanında dört tümen hastanesine ve Güney Grubu Komutanlığının erzak ve ambar depolarına da ev sahipliği yapmıştır. Bu yönüyle de Soğanlıdere, Türk askerinin yemek iaşesinin yapıldığı merkezlerden biri olmuştur. Soğanlıdere Şehitliği’ne varmadan evvel yolun sağ tarafında yıkık bir harabe gözükür. Burası Melek Hanım Reviri’dir. Seddülbahir Cephesi’nin ilk reviri olan bu mevzii sonrasında kapsamlı bir Sahra Hastanesine dönüştürülmüştür. 1916 Şevki Paşa Haritası’nda da 29 no.lu paftada işaretlenmiş ve Osmanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Aynı şekilde set bataryalarında görev yapan askerlerimizin tedavi edildiği yerlerden biri olma özelliğine de sahiptir.Kaynak:T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı

Soğanlıdere Şehitliği’nin hemen yanında yolun kenarında Soğanlıdere Hava Şehitliği bulunmakta orayı da ziyaret ederek Şehitlerimize saygımızı sunduk.
Soğanlıdere Hava Şehitliği: Soğanlıdere Şehitliği’ne gelmeden 7’nci Tümen Sıhhiye Bölüğü mevkisinde, yolun sağ tarafında kalmaktadır. Savaşta, düşmanın hava saldırısı sonucu şehit düşen askerlerimizin anısına yapılmış olan Şehitlik kitabesi üzerinde “1915 Çanakkale Muharebeleri sırasında Soğanlıdere cephesi ileri hatlarına karşı girişilen hava saldırısı sonucu şehit düşen 1 Onbaşı ile 9 Er’e aittir.Kaynak:www.canakkaleicinde.com

Melek Hanımın Çiftliği: Soğanlıdere Şehitliği’ne varmadan evvel yolun sağ tarafında yıkık bir harabe gözükür. Burası Melek Hanım Reviri’dir. Seddülbahir Cephesi’nin ilk reviri olan bu mevzii sonrasında kapsamlı bir Sahra Hastanesine dönüştürülmüştür. 1916 Şevki Paşa Haritası’nda da 29 no.lu paftada işaretlenmiş ve Osmanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Aynı şekilde set bataryalarında görev yapan askerlerimizin tedavi edildiği yerlerden biri olma özelliğine de sahiptir.Kaynak:T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Melek Hanım Çiftliği’nden sonra vadi içinde güneye yolumuza devam ettik ve artık Çanakkale Boğazına paralel yol alıp Kilitbahir istikametine devam etmekteyiz. Yolumuzun üzerinde Mesudiye/Baykuş bataryasının bulunduğu (şu anda herhangi kalıntı yok) bölgeyi geçerek Havuzlar Şehitliğine vardık.
Havuzlar Şehitliğindeyiz Şehitlerimiz karşısında saygıyla eğiliyor, tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun diyoruz.
Havuzlar Şehitliği ve Anıtı: 21 Haziran 1915 Kerevizdere Muharebelerinde şehit düşen 2 subay ve 8 erimizin adına yaptırılmıştır. Anıt, 1961 yılında Çanakkale Şehitleri Yardım Derneği tarafından inşa edilmiştir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından da 2013 yılında restore edilmiştir. Şehitliğin ortasında yer alan ve bir kaide üzerinde yükselen Anıt, 6 metre yüksekliğinde olup, dört yüzünün her birinde birer kitabe bulunmaktadır. Anıtın kuzey yönüne bakan kitabede; burada yatan şehitlerimizin isimleri listelenmiştir. Kaynak:canakkaleharbi.com

Havuzlar Şehitliğinin olduğu yerde Halil Paşa Çeşmesi bulunmakta, burada biraz mola verip sularımızı buz gibi suyu ile tamamladık,dinlendik ve tekrar yola çıktık.
Halil Paşa Çeşmesi -Havuzlar Çeşmesi (1627):Muharebeler döneminde çeşitli malzeme ve mühimmat depoları, bazı sahra hastaneleri, cepheye gönderilecek veya cepheden geriye alınan birliklerin dinlenme mahalleri, tedavi süreci tamamlanan askerlerin nekahat dönemini geçirdikleri alanların bir bölümü Kilitbahir Platosu’nun boğaz sahillerine uzanan doğu yamaçlarında yer alan iki vadiden biri olan Havuzlar Deresinin oluşturduğu vadi içinde yer alır.

Havuzlar Şehitliği’nden Çanakkale Boğazına paralel Kilitbahir’e doğru yol almaktayız.Kilitbahir’e az bir yolumuz kaldığında Rumeli Mecidiye Tabyasına da ulaşmış olduk.Burada ilk karşımıza çıkan Seyit Onbaşı’nın heykeli,heykelin fotoğrafını buraya koymadım çünkü aslını hiçbir şekilde yansıtmamakta,onun yerine Seyit Onbaşı tanıtım tabelasını koymayı tercih ettim.Ben Seyit Onbaşı’nın kabrini ve köyünü birkaç defa ziyaret etmiş ruhuna dua okumuş ve saygımı sunmuş biri olarak kendi köyündeki heykelin aynısının buraya konmasını isterim.
Seyit Onbaşı Heykeli: Rumeli Mecidiye Tabyası’nda bulunmaktadır. Boğaz’ı geçip İstanbul’a ulaşmayı amaçlayan müttefik armadasına 18 Mart 1915 tarihinde kahramanca karşı koyan tüm Mehmetçiklerimizin ve bu noktada Seyit Onbaşı’nın kahramanlığını sembolize etmek için yapılmıştır. Ayrıca Mecidiye Tabyası’nın deniz tarafında yol kenarında heykeltıraş Hüseyin Anka Özkan tarafından yapılan bir heykeli daha bulunmaktadır.1889 Edremit Havran ilçesi Manastır köyünde (köy sırasıyla Çamlık sonrasında da Koca Seyit köyü adını almıştır) doğan Topçu Onbaşı Seyit’in babasının adı Abdurrahman, annesinin adı Emine’dir. Kayıtlara göre: Çanakkale Müstahkem Mevkiindeki askerliği “Ağır topçu neferi” olarak 1914 yılında başlamış, 1918 yılında sona ermiştir. 1934 Soyadı Kanunu ile “Çabuk” soyadını almıştır. Terhis olduktan sonra köyüne dönmüş, dağlarda odun kömürü yapıp satarak geçimini sağlamakta iken, yakalandığı zatürre hastalığından kurtulamayarak 1 Aralık 1939 tarihinde,50 yaşında vefat etmiştir. Günümüzde mezarı kendi köyünde yer almaktadır.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı

Seyit Onbaşı Heykeli’nin hemen karşısında bulunan Rumeli Mecidiye Tabyasına geçiş yaptık. Tabyanın hemen girişindeki Şehitlik ilk ziyaret yerimiz olup,Şehitlerimize saygımızı sunup,duamızı okuduk sonra da Rumeli Mecidiye Tabyası gezimize başladık.




Mecidiye Tabyası ve Şehitliği: Rumeli Hamidiye Tabyası’nı geçtikten 300 m sonra, yolun sağ tarafındaki yokuşlu yoldan ilerlediğimizde Seyit Onbaşı’nın adı ile özdeşleşen tabyaya ulaşılmaktadır. 8 bonet ve 6 top yerinden oluşan tabyanın II. Abdülhamit döneminde yapıldığı bilinmektedir. Tabyanın gerisinde karargâh vb. yapılara ait olduğu düşünülen temel izleri görülebilmektedir. Boğaz muharebesi esnasında İtilaf donanması tarafından açılan ateş sonucu bataryada görevli 16 er şehit olmuştur. Topların olduğu platformlar ve aksamlar isabet almıştır. Bu askerlerin toplu olarak gömüldüğü alan, 1919 yılında Mecidiye Şehitliği olarak düzenlenmiştir. Etrafı duvarlarla çevrili olan Şehitlik, Türk Şehitlikleri İmar Cemiyeti ile Çanakkale Şehitleri Abidelerine Yardım Cemiyeti tarafından 1969’da yaptırılmıştır. Tabyanın girişinde yer alan Anıt üzerindeki kitabede ”18 Mart 1915 Boğaz Savaşında bu tabyada şehit olanlar Ispartalı Ali Çavuş, İvrindili İsmail Oğlu Mehmet, Mustafa Oğlu Süleyman ve 13 arkadaşı burada yatar” ifadeleri bulunmaktadır.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı

Kilitbahir’e girmek üzere iken Namazgah Tabyalarının önünden geçtik, bugün yeterince tabya gezmemiz,Şehitlik ziyaretimiz ve de daha ziyaret edilecek yerlerimizin çokluğundan Namazgah Tabyası gezisi yapmadan Kilitbahir içine doğru yol aldık.
Kilitbahir Namazgah Tabyaları; Kilitbahir Kalesi’ni geçtikten sonra yolun deniz tarafında bulunan 26 adet bonetten oluşan Namazgâh Tabyası’nın, Osmanlı Ordusunun ıslahı için gelen Baron De Tott’un da önerisiyle inşasına başlanmıştır. Çanakkale Boğazı’nın en dar noktasına yaptırılan ilk ve en büyük tabyadır. Sonrasında eklenen yapılarla beraber,Merkez Tabya niteliği kazanmıştır. Burası Çanakkale Muharebeleri’nde, bölgedeki tabyalarda görev yapan bataryaların bağlı olduğu 4. Ağır Topçu Alayı’nın karargâh merkeziydi. Bu nedenle daima müttefik donanmasının başlıca hedeflerinden biri olmuştur. Tabyada 16 adet kıyı topu vardı. Bunlardan 2’si uzun, 14’ü kısa menzillidir. Bunlardan sadece 2’si deniz muhaberesinde aktif olarak görev yapmış, diğerleri ise menzil yetersizliğinden dolayı kullanılamamıştır. Tabyanın ana aksında yer alan mekânın savaş döneminde Savaş Harekât Merkezi olarak kullanıldığı bilinmektedir. En son 2005-2006 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek 18 Mart 2006’da ziyarete açılan tabyada, Çanakkale savaş objeleri sergilenmektedir. Yapı içerisinde, 12 adet sergi panelinde muharebelerle ilgili tarihî bilgiler verilmektedir. Bu bölümü geçtikten sonra bonetlerin iç kısmında 7 dk.lık Deniz Muharebeleri’nin anlatıldığı kısa bir video gösterimi yapılmaktadır. Yine bonetlerden birisinde savaş dönemi istihbarat haberleşmesini canlandıran, ses düzeneği olan bir sergi ziyaretçilere sunulmaktadır. Aynı bölümde yine müttefiklere ait batırılan gemilerin fotoğrafları sergilenmektedir.Kaynak:T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı.

Kilitbahir.
Sabah erken saatlerde başlayan Şehitlik,Anıt,Tabya,Abide ziyaretlerimiz öğleye kadar sürdü,öğle dediysem saat 15:00 olmuş bile ama biz saatin farkında değiliz.Kendimizi o kadar Gelibolu 1915 ruhuna kaptırmışız ki zamanın nasıl geçtiğinin farkında bile değiliz. Kilitbahir’e varınca bir şeyin farkına vardık,yemek yemediğimizin.O da Kilitbahir’de bulunan birkaç ufak balık,köfte yapan lokantalardan koku yüzünden.Hemen balık siparişi verip,önden çorba ile açlığımızı bastırdık,üzerine de çay iyi geldi.Şimdi Kilitbahir ve Kilitbahir Kalesinden bahsedebilirim.
Kilitbahir: Kilitbahir, Çanakkale ilinin Eceabat ilçesine bağlı köy. Kilitbahir denizin kilidi anlamını taşımaktadır. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan yonca biçiminde büyük bir kaleye sahiptir. Kilitbahir Kalesi:Osmanlı Kale mimarisinin en görkemlilerinden biridir.Kilitbahir Kalesini Fatih Sultan Mehmet 1462 yılında yaptırmıştır.Karşısındaki Kale-i Sultaniye (Çimenlik Kalesi) ile arasındaki uzaklık 1200-1250 metredir.Çanakkale Boğazının kontrolü için yapılmış,daha sonra genişletilmiş, kuleler ve tabyalar ilave edilmiştir.Boğazın kilidi görevini hep üstlenmiştir Kilitbahir Kalesi.

İsimsiz Topçu Yzb.Şehitliği. Kilitbahir molasından sonra Eceabat yönüne hareket ettik, hedefimizde Ağadere Hastane Şehitliği var ama yolumuzun üzerinde daha önce farkına varmadığımız ve bilmediğimiz bir şehitlik çıkıyor.Hemen ziyaret edip saygımızı sunuyoruz ve derhal araştırmaya başlıyoruz.Ancak bu kadar bilgiye ulaşabildik. İsimsiz Topçu Yzb.Şehitliği:Şehitlik Kilitbahir değirmen Burnundadır.Kilitbahir köyüne 800 metre kuzeyinde Eceabat-Kilitbahir köyü kenarında yoldan 3 metre içeridedir.Mezarın tarihçesi hakkında bilgi ve kitabe yoktur.Sadece ‘’İsimsiz Topçu Yzb.Şehitliği’’ yazan bir tabela vardır.Şehitlikte Topçu yüzbaşının mezarı vardır ve gerçek Şehitliktir.Kaynak:canakkaleili.com
Ağadere Hastane Müzesi.
Araştırmalarım sonucu Ağadere’de bir Hastane Şehitliği olduğunu öğrenmiş ve yerini işaretlemiştim.İnşallah Şehitliğin yerini buluruz umudu ile yola çıktık.Ama çok güzel bir sürpriz ile karşılaştık. Ben araştırmalarımı hep şehitlik bazında yaptığımdan Kızılay’ın Haziran 2020 yılında faaliyete geçirdiği Ağadere Müzesi’ni atlamışım.Bu çok iyi oldu,hem müzeyi gezecek ve de düzenlenen Ağadere Hastanesi Şehitliği’ni ziyaret edeceğiz, demek ki Şehitliğimize gereken özen gösterilmiş.Önce Ağadere Hastane Müzesi gezisi.
Buradan Türk Kızılay’ına teşekkür ederim güzel bir şey , burada ki personelde çok yardımcı oldular, iyice gezdik.Ağadere Hastane Müzesini gezdikten ve incelemelerde bulunduktan sonra Ağadere Şehitliği’ne geçtik ve Şehitlik ziyaretine başladık.Ağadere Şehitleri ve tüm Şehitlerimizin ruhu şad olsun.

Kilitbahir
Ağadere Hastanesi Şehitliği: Ağadere, Çanakkale Muharebeleri’nde cephe gerisinde Türk Ordusuna sağlık hizmetlerinin verildiği önemli yerlerden biridir. Kilitbahir Köyü’nden Eceabat’a giderken askeri birliği geçtikten sonra sol taraftaki geniş vadinin bulunduğu dere içerisinde yer almaktadır. Çanakkale Muharebeleri sırasında; 4 ncü TümenSeyyar Hastanesi, 9 ncu Tümen Seyyar Hastanesi, 3. Kolordu’nun 1 nci Seyyar Hastanesi ve Maydos bombardımanından sonra Maydos hastanesi burada konuşlanmıştır.Güneyden ve kuzeyden gelen yaralıların toplanma ve sevkinin yapıldığı yer de bu deredir. Binlerce yaralının tedavileri süresince şehit olan askerler ise derenin güney yamacında bulunan uzun tepeciğe defnedilmiştir. Ağadere bölgesinde büyük bir şehitliğin olduğunu ve 3000 Türk askeri mezarının bulunduğunu 1919 yılında Gelibolu Yarımadası’nı Binbaşı Ahmet Zeki (Soydemir) Bey ile gezen Avustralyalı Savaş Muhabiri Charles Bean hatıralarında belirtmiştir. Şehitliğin bulunduğu arazide şehit kemikleri halen toprak üzerinde etrafa serpilmiş bir şekilde bulunmaktadır. Görülen bu kemikler buradaki şehitliğin var olduğunun en önemli ispatıdır. Müttefik ordusu Gelibolu Yarımadası’ndaki diğer hastaneler gibi Ağadere bölgesindeki hastaneleri de Cenevre Sözleşmesini hiçe sayarak, savaş müddetince bombardıman etmiştir. Bu bombardımanlar esnasında birçok yaralı nefer tekrar yaralanmış, birçok yaralı ise şehit olmuş ve hastanelerde önemli ölçüde zarar meydana gelmiştir.Kaynak:canakkalesavaslari.comu.edu.tr

Ağadere Şehitlik ziyaretinden sonra Eceabat yönüne intikalimiz devam etti, Eceabat’a varmadan önce Çamburnu’nda bulunan Şehitliğe uğradık.Sembolik bir Şehitlik olan Çamburnu Şehitliği’nde görevimizi ifa edip Eceabat’a hareket ettik.
Çamburnu Şehitliği ve Anıtı: Çamburnu şehitler anıtının Balkan ve Çanakkale savaşları şehitleri adına yapılmış olduğu bilinmektedir. 1962 yılında dikilmiş olan anıtın etrafında bulunan mermer levhalarda ise ‘’ Burada Balkan ve Çanakkale harplerinde yaralanarak şehit düşen binlerce kahraman yatar’’. Yazısı yer almaktadır. Fakat bilinen gerçek şudur ki şehitliğin civarında şehit askerin bulunma olasılığı çok düşüktür. Anıt büyük olasılıkla sembolik olarak hazırlanmıştır. Anıtın üzerinde bulunan levhalardan diğerinde de ‘’dur yolcu’’ şiirinden bir kıta bulunmaktadır.Kaynak:Çanakkale Müzesi

Eceabat’a vardığımızda artık zaman ikindi vakti idi ve gidilecek daha uzun yolumuz var.Bugün Büyükanafarta yada Küçükanafarta bölgesinde konaklamayı düşündüğümüzden Eceabat’ta tedariklerimizi düzdük.Eksiğimiz kalmadığına kanaat getirince de biraz hızlı yol alarak Kabatepe yönüne yol almaya başladık,Kabatepe yolunda tanıtım merkezine yakın bayrağımızın altından geçerken Ferdi’yi fotoğraf karesine sığdırdım.
Ferdi daha önce gezmiş,ben de gezdim, o yüzden Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’ne girmeye gerek duymadık ve dışarıdan fotoğraflayarak Kabatepe-Arıburnu istikametine yol almaya devam ettik.
Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi:Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş kahramanlık hikayelerinin yaşandığı Çanakkale Savaşları’ nın sonsuza kadar hatırlanması ve yeni yetişen nesillere Çanakkale ruhunu aktarmak ve bu ruhun gelişmesine katkı sağlamak amacıyla projelendirilmiş olup 7 Haziran 2012 tarihinde ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır.
Küçük Arıburnu 27. Alay Kitabesi.
Şu anda Arıburnu cephesinin güney sınırında ve Arıburnu Koyuna doğru yol almaktayız.Arıburnu cephesinde 27. Alay Kitabesini göreceğiz ve kitabenin özünü hep beraber anlayacağız.
Küçük Arıburnu 27. Alay Kitabesi: Kabatepe müzesine vardıktan sonra aşağıya sahil yoluna giriyoruz. İleride sol tarafta bir kitabe göze çarpıyor. Küçük Arıburnu’nda 25 Nisan 1915 günü bir manga askerin, karaya ayak basan yüzlerce Anzak askerine karşı kahramanlığının anlatıldığı bu kitabede : “27. piyade alayının 8. bölüğünün bir takımı 25 Nisan 1915 günü sabaha karşı Arıburnu kıyılarına çıkan Anzak kolordusunun 1500 kişilik ilk kademesine ağır kayıplar verdirerek, kıyının dik yamaçlarına sığınmak zorunda bırakmıştır.” Bu kitabeyi okuduktan sonra akıllara neden kıyıda küçük bir takım bekliyor sorusu geliyordur hiç kuşkusuz. Osmanlı 5. Ordusu’nun başında bulunan Liman von Sanders’in Türk subaylarının aksi görüş bildirmesine karşın hazırlamış olduğu savunma planına göre kıyılar küçük gözetleme birlikleri ile tutulacak, ana birlikler ise geride bulunacak. Düşman nereden çıkarsa birlikler oraya naklettirilecek idi. Fakat bu savunma planın eksiklikleri bulunmaktaydı. Şöyle ki; savaş esnasında yapılacak olan çıkarmaharekatında, savunan ilk 24 saat daima karaya ayak basana üstündür. Çünkü karaya ayak bastığı anda yabancı bir toprakta ve açıktadır. Dolayısı ile düşmanı bu ilk saatte atmak daha kolaydır. Aksi halde karaya ayak basan asker kıyıda tutunduğu anda söküp atmak çok zordur. Nitekim sonuçta böyle olur karaya ayak basan müttefik askerlerine Ian Hamilton’un ilk emirlerinden biri: “İşin zor kısmını atlattınız şimdi ise emniyete kavuşuncaya kadar sadece siper kazınız, kazınız, kazınız.”olmuştur. İşte bu emir belki ilk anda bitebilecekken savunmada ki hata yüzünden 8.5 aya uzayan savaşın ilk işareti olacaktı. Sabah saatlerinde karaya ayak basan müttefik askerlerinin sayısının artması üzerine 27. Alay’ın 8. bölüğünün dayanması da güçleşir. Beklenen emrin gelmesi üzerine 27. Alay’ın Eceabat Topzeytinlik’te bulunan diğer iki taburunun da peyderpey savaşa girmesi ve ilerleyen saatlerde 57. Alay’ın da cepheye yetişmesi ile Anzak ilerleyişi durdurulmuş, hatta denize dökülme aşamasına gelinmiştir.Kaynak:Çanakkale Mehmet Akif Ersoy İl Halk Kütüphanesi

Arıburnu, aşılmaz derecede dik ve yaman bir yer.Cesarettepe,Yükseksırt,Korku Deresi hepsi orada…. Dün orada, yukarıda idik bu gün ise Arıburnu Koyundayız ve aşağıdan yukarı bakıyoruz.Burasının adı Arıburnu Koyu ama ne hikmet ise Anzaklar buraya çıktıkları için Anzak koyu olarak anılıyor,ben bunu şiddetle red ediyorum.
Arıburnu Yarları Ve Yükseksırt: Sarp bir doğal oluşum olan Arıburnu Yarları, arazinin yapısı itibari ile Anzak askerleri bu bölgeye ‘Sfenks’ adını vermişlerdir. Bunun sebebi ise Gelibolu Yarımadası’na gelmeden evvel Anzak askerleri Mısır’da eğitim görmüş ve piramitlerin koruyucusu niteliğini taşıyan sfenkslerle ilk defa burada tanışmışlardır. Bu toprak yapı burada Gelibolu Yarımadası’nın koruyucusu gibi yükselmektedir. Bu sebepledir ki buraya bu adı vermişlerdir.Kaynak:T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı.

Arıburnu: 1915 senesindeki Çanakkale Savaşı’ nın içerisinde yer alan cephedir. Bu cephe 25 Nisan 1915 tarihindeki Arıburnu çıkarması ile başlamış olan ve 6 Ağustos 1915 tarihine kadar olan birçok çatışmayı kapsamış olan bir cephedir. Bu cephe bu tarihler arasında açılmış ve üçüncü bir cephe olarak tarihe adını yazdırmış olan Anafartalar Cephesiyle birleştirilmiştir. Arıburnu çıkarması, 25 Nisan 1915 gününde Gelibolu Yarımadası’ nın Ege sahillerinde, Arıburnu Koyu,(Anzak Koyu) olarak bilinen kumsal alana Anzak Kolordusu tarafınca yapılan bir çıkarmadır. Müttefiklerin Çanakkale Savaşı komutanı olarak bilinen ve bu seferde öncülük eden General Sır Lan Hamilton’un emrinde bulunan ve kullanabileceği kuvvet 2 Tümen’ li Anzak Kolordusu, iki adet İngiliz tümeni ve bir tane de Fransız Tümeni’ dir.

Arıburnu Koyunu geçtikten sonra Arıburnu Cephesinin kuzey sınırında Balıkçı Damları ve Sazlıdere savaş bölgelerini geçerek kuzeye doğru yol almaya devam ettik.Şimdi ki hedefimiz ve ziyaret yerimiz Damakçılık Bayırı. Burada Şehit olan tüm Şehitlerimiz karşısında saygı ile eğildik,duamızı yaptık.Tüm Şehitlerimizn ruhu şad olsun.

Damakçılık Bayırı Yazıtı: Damakçıl veya (Damakçılık); Kabatepe-Büyük Anafarta sahil yolunun Küçükkemikli Burnu’ndan gelen yol ile kesiştiği yere yakın, Kayacık ve Ağıl Dereleri arasında olup taarruz eden kuvvetleri Kocaçimentepe’ye ulaştıracak ara bir hedef durumundadır. Bu nedenle 9 Ağustos I.Anafarta ve 27 Ağustos Bombatepe (Kayacık Ağılı) Muharebeleri, Kocaçimentepe’nin ele geçirilmesi veya elde tutulması için Damakçılık Bayırı’nda cereyan etmiş, bu muharebelerde 9. İngiliz Kolordusunun 4-5 bin kişiyi bulan ağır zayiatına karşılık 7. Tümen’e mensup birlikler 2.350 civarında şehit vermişlerdir.Mimar Ahmet Gülgönen’in tasarladığı, Damakçılık Bayırı’nın kuzeybatı ucunda yer alan anıtta bulunan taş kaplama yazıtta şu bilgiler verilmektedir:“Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal 7. Tümeni, 9 Ağustos 1915 tarihinde Damakçıl Bayırı’na taarruz ettirerek Anzak Kolordusu ile işbirliğini ve Kocaçimentepe yönünde belirecek tehlikeyi önledi.”Kaynak:www.canakkaleicinde.com

Bomba Tepe’yi görmek istedik ama yerini bir türlü tutturamadık, burada bir yerlerde olduğunu biliyoruz.Damakçılık Bayırı’na çok yakın olmalı,maalesef yerini bulamadık ama bu Bomba Tepe’yi anlatmama mani değil.
Bomba Tepe: İkinci Anafartalar Savaşı;21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler. Aynı anda Anzak Kolordusu’na bağlı bir tugay da Bomba Tepe’ye taarruz etmiştir. İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur. Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş tepe, Türk savunmasının elinde kalmıştır. Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı’nın, tahliyeye kadar ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa da, son muharebedir.







Fotoğraflarda da görüldüğü gibi artık Büyükanafarta Şehitliği’ndeyiz.Büyükanafarta’ya mezarlık içinden geçen eski yoldan giriş yaptık ve sessiz yol alarak (Kabirlere ve Şehitlere Saygı ile) ilk Şehitliğe varık,ziyaretimizi yaptık,sonra ikinci Şehitlik ve sonrasında köy girişinde bulunan Büyükanafarta Şehitliği’ne gelerek tüm Şehitlerimizi ziyaret ettik, saygımızı sunduk, duamızı okuduk.Buradaki Şehitlerimizin ve tüm Şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Büyükanafarta Şehitliği: 1915 yılında Anafartalar Cephesi’ndeki muharebelerde şehit düşen bazı askerlerimiz, Büyük Anafarta Köyü Mezarlığına gömülmüşlerdir.Böylece köy mezarlığı, aynı zamanda bir şehitlik halini de almıştır. Mezarlığın içinden geçen ve Arıburnu istikametine giden yolun kenarında 7’nci Tümenin 20’nci Alay Komutanı Yarbay Mehmet Halit Bey ile yine 7’nci Tümenin 21’inci Alay Komutanı Yarbay Yusuf Ziya Bey’in mezarları bulunmaktadır. 749 şehidin anıldığı şehitlik 2005 yılında yaptırılmıştır. Küçük Anafartalar Köyü istikametine ayrılan yolun hemen sol yanında ise Üsteğmen Halit ile Teğmen Ali Rıza Efendilerin birlikte yattıkları ve kendi adları ile anılan “Halit ve Rıza Şehitliği” yer almaktadır. Şehitliğin mezar taşı şeklindeki kitabesinde Osmanlı Türkçesi ile yazılı olan ifade şöyledir:“Arıburnu Muharebesi’nde Halit Rıza Tepesinin bilhücum istirdadında (geri alınışında) ihraz-ı rütbe-i şehadet eden 3. Kolordu Mürettep 4. Alayı Bölük 1’de Süvari mülazım-ı evveli (Üsteğmen) Amasyalı Halit ve 15. Alay 4. Bölük Süvari mülazım-ı sanisi (Teğmen) Ali Rıza Efendilerin ruhlarına Fatiha. 17 Mayıs 1331 (30 Mayıs 1915)”Üsteğmen Halit ile Teğmen Ali Rıza Efendilerin mezarları karşısında, yolun diğer yanında ise 7’nci Topçu Alayından Üsteğmen Hasan Tahsin ile Müftü Efendi’nin mezarları bulunmaktadır. Her iki şehit, 21 Ağustos 1915’te Anafartalar cephesinde hayatlarını kaybetmişlerdir.Kaynak:www.canakkaleicinde.com

Büyükanafarta Köyünde Şehitlik ziyaretlerimizi yaptık, artık akşam olmakta ve kamp yeri bulmalıyız.Ama önceliğimiz günün yorgunluğunu atmak.Büyükanafarta Köyü içerisinde gürül gürül akan çeşmeden temizliğimizi yaptık,serinledik,günün yorgunluğunu attık,üzerine de birer dondurma yedik.Şimdi geceyi geçirecek kamp yeri arayışına girmek.Önce köyün Bigalı yönüne küçük bir araştırma yaptık,sonuç olumsuz.Benim bir bildiğim yer var Ferdi’ye de söyledim Küçükanafarta Top Batarya’sı,üstelik çeşmesi de var.Ama yol boyunda uygun bir yer bulursak hemen oraya çadırları kuracağız.Küçükanafarta Köyüne doğru yola çıktık ve köye 1 kilometre kala bize göre ‘’on numara’’ olan bir yer bulduk,anız tarlası.Hiç düşünmeden daldık derinliklerine ve en uygun yere çadırlarımızı hızlıca kurduk.Temizlik işini Büyükanafarta köyünde yaptığımızdan sıra geldi yemeğe ve sonrasında günün kritiklerine, sohbete,sonrasında tabii ki uykuya.
Bugün uzun bir gün oldu,Seddülbahir’den başlayıp bir çok Anıt,Tabya ve Şehitlik ziyareti yaptık,onurlu bir yolda yol almanın hazzını yaşadık ve Küçükanafarta köyü yakınlarında kamp yaptık.Yarın 5 nci ve son günde yine aynı hazla ve onurla yol alıp Anıtlar ve Şehitlikler ziyaret edecek GELİBOLU 1915 projemize devam edeceğiz.