”Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı başlayınca orduda aktif bir görev üstlenmek için başkomutanlığa başvurur. “Arkadaşlarım cephede bulunurken ben Sofya’da Ataşemiliterlik yapamazdım” diyen Mustafa Kemal’in başvurusu geri çevrilir. Mustafa Kemal uzun süre boyunca başvurularına sonuç alamayınca bavulunu toplar ve gerekirse bir er olarak savaş meydanında bulunmaya karar verir. İşte tam bu sırada bir telgraf alır: – “On Dokuzuncu Tümen Komutanlığına atandınız. Hemen İstanbul’a geliniz.” Mustafa Kemal İstanbul’a gider.Atamayı yapan kişinin Enver Paşa olduğunu öğrenince Sarıkamış’tan henüz dönmüş olan Paşa’ya sorar: – Beni numarası on dokuz olan bir tümene atamışsınız. Bu tümen nerededir? Enver Paşa, Mustafa Kemal’e Genelkurmay ile görüşürse daha kesin bir bilgi alacağını söyleyerek kendisini Genelkurmay Başkanlığına yönlendirir. Genelkurmay’a giden Mustafa Kemal kendisini tanıtır: – Ben On Dokuzuncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal. Ancak kendisini tanıttığı her kişi hayretle yüzüne bakar. Kimse böyle bir tümenin varlığından haberdar değildir. Genelkurmay’daki araştırmalar da olumsuz sonuçlanır, Genelkurmay’da böyle bir tümenden haberi olan kimse yoktur. Mustafa Kemal bu olayı anılarında şöyle anlatır: “Büyük bir ciddiyetle herkese On Dokuzuncu Tümen Komutanı olduğumu söylüyordum, oysa ki böyle bir tümenin varlığından kimsenin haberi yoktu. Adeta sahtekâr vaziyetinde idim.” Sonunda Genelkurmay’dan birisi bu tümenin Liman Von Sanders Paşa’nın ordusunda bulunabileceğini söyleyerek Mustafa Kemal’e bir de onunla görüşmesini tavsiye eder. Mustafa Kemal, Liman Paşa’nın komuta ettiği ordunun Kurmay Başkanı Kazım Bey’e giderek durumu anlatır. Kazım Bey:- Bizim bilgimizde böyle bir tümen yoktur. Ama olabilir ki Gelibolu’da bulunan Üçüncü Kolordu yapmakta olduğunu bildiğimiz yeni örgütlenmeler arasında yeni bir tümen kurmak düşüncesindedir. Bir kez de oraya başvurulursa gerçek anlaşılır. – Yani benim komutanı olduğum tümen var mıdır yok mudur, bunu anlamak için Gelibolu’ya mı gideceğim? – Evet, doğrusu budur. Mustafa Kemal Gelibolu’ya gidip 57, 72 ve 77. Alaylardan oluşan 19. Tümeni kurar. Mustafa Kemal anılarında yazmasa da kimsenin tanımadığı bu tümen, Çanakkale Savaşı sonunda tüm dünyanın bildiği bir tümen olur. 19. Tümen, sayıca kendilerinden çok üstün olan Anzak askerlerini, çıkartma yaptıkları Arıburnu’nda durdurmak için savaşarak tümüyle şehit olan 57. Alayın bağlı olduğu, Çanakkale Savaşının kaderini değiştiren tümendir. 19.Tümen, Mustafa Kemal’in “size ölmeyi emrediyorum” dediği askerlerin tümenidir. Kaynak:Atatürk’ün Anıları İsmet Görgülü
Gelibolu 1915 projemizin 2 nci gününe İsmet Görgülü’nün Atatürk’ün Anıları kitabından alıntı ile başladım. Akşam Karanlık Liman’da kamp yaptık,güne Karanlık Liman’da uyandık,18 Mart 1915 Deniz Zaferi’ni tekrar hatırladık, Karanlık Limanı 1 nci gün yazımda detaylı anlatmıştım, tekrar etmeden bugüne geçebilirim. Bu gün Karanlık Liman’dan başlayacak projemiz 19. Tümen Komutanlığı’nın Gelibolu Savaşında Karargahını kurduğu Bigalı köyünde sonlanacak,planlamamız bu yönde,üstelik 19.Tümen Karargahı’nda kamp yapmayı ön görüyoruz.
2 nci Gün 06 Haziran 2021 Karanlık Liman-Kepez-Çanakkale-Eceabat-Akbaş Şehitliği-Yalova-Bigalı:
Karanlık Liman Sabahı.
Günaydın Ferdi,günaydın ağabey…. Sabah gün ağarırken çadırdan çadıra güne başlama selamı ile uyandık.Sonrasında rutin işlerimiz olan kahvaltı ve toparlanma safhasına geçiş yaptık.Günlerden pazar ve bugün pandemi nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması var.Devlet görevlilerinin sağı solu belli olmaz deyip saat 10:00’a kadar oyalanırken çeşme başında duşumuzu ve sabah kahvemizi de ihmal etmedik.
Karanlık Liman’a Veda.
Karanlık Liman’a, dolayısıyla kamp yerimize artık bir rutinimiz olan, daha doğrusu Ferdi Kızıl (Ferdimen) kardeşimin bana da bulaştırdığı ayrılık fotoğrafımızı alma seansı ile veda ediyoruz.
Artık yola çıkma vakti geldiğine göre hareket zamanı.Karanlık Liman, İntepe ve Güzelyalı bölgesini sabah serinliği ile geçtik,tam bir pazar sabahı sessizliği içinde yol aldık ve kısa bir süre sonra günün ilk ziyaret yerine vardık.
Güzelyalı-Kepez arasında bulunan ve boğaza hakim bir noktada olan Hasan Mevsuf Şehitliğindeyiz,günün ilk ziyaretini buraya yapacağız.
Hasan Mevsuf Şehitliği ve Anıtı: Çanakkale Boğazı’ nın Anadolu yakasında,Eski Çanakkale-İzmir yolu üzerindeki Kepez Beldesi yakınlarında Dardanos mevkiindedir. 18 Mart 1915 günü İtilaf Devletleri donanmasının giriştiği boğaz harekatında burada görev alan Topçu Bataryasının Kahraman Subay ve Erleri akıl almaz bir cesaret ve ateş gücü ile Vatan toprağını savunurken İngiliz gemilerinin açtığı ateş ile Batarya Komutanı Üsteğmen Hasan,Gözetleme Subayı Teğmen Mehmet Mevsuf,Telefoncu 3 Er (İsmail,Mustafa,Mehmet)ve subay namzeti Halim burada yatmaktadır.18 Mart 1915 Deniz Savaşında Şehit düşen Batarya Komutanı Üsteğmen Hasan ve Gözetleme Subayı Teğmen Mevsuf’un hatıralarına izafeten Şehitlik ve içindeki küçük anıta Hasan Mevsuf adı verilmiştir.Kaynak:canakkaleili.com
Hasan-Mevsuf Şehitliğinde görevimizi yerine getirdik,Şehitlerimizin ebedi istirahatgahında onlara saygımızı sunduk,duamızı ettik,buradaki ve tüm Şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Burada görevimizi tamamladıktan sonra tekrar yola koyulduk.
Sarıçay Ve Çanakkale.
Günlerden pazar ve pandemi dolayısıyla kısıtlama olması sokakları ve caddeleri boş hale getirmiş.Ferdi biraz kaygılı,ağabey ceza yemeyelim derken önce Kepez’de polis kontrolünü geçtik,ardından Vali ile selamlaştık,Emniyet Müdürlüğünü de geçince Ferdi, ”ağabey pandemi hikaye imiş,Vali bile bize selam verdiyse artık kimse bize ceza yazamaz” demeye başladı.Biz böyle laflarken kordon tarafından il merkezine girmiş ve Sarıçay üzerine gelmiştik bile,artık Çanakkale’deyiz.
Deniz Müzesi ve Çimenlik Kalesi: Pandemi dolayısıyla çoğu müze kapalı,Deniz Müzesi ve Çimenlik Kalesi’de kapılarını kapamış durumda, o yüzden burayı gezmek nasip olamayacak.Dışarıdan çektiğimiz ve benim 4 yıl önce çektiğim fotoğraf ile Deniz Müzesi ve Çimenlik Kalesi’nden bahsetmek isterim. Çanakkale Deniz Müzesi: Deniz Kuvvetleri Bünyesinde bulunmaktadır.Çanakkale il merkezinde 1915 Deniz ve Kara Savaşları’ nın anlatımına yönelik bir bilgilendirme kompleksinin bulunmaması nedeniyle bu ihtiyacı karşılamaya yönelik çalışmalar sonucunda 18 Mart 1915 Deniz Zaferinin 67. Yıl dönümünde açılmıştır.(18 Mart 1982)Müze içerisinde geniş bir park,Çimenlik Kalesi (Kale-i Sultaniye) Nusret Mayın Gemisi,resim,fotoğraf galerisi ve kütüphane bulunmaktadır. Çimenlik Kalesi(Kala-i Sultaniye): Fatih Sultan Mehmet tarafından 1461-62 yıllarında İstanbul’un savunulması amacıyla boğazın en dar yerine yaptırılan iki kaleden biri olan Kala-i Sultaniye, daha sonraki dönemde şehrin nüvesini oluşturmuştur. Zaman içinde doğan ihtiyaçlara göre tadil edilmiş, özellikle 19. yy.’da boğaza paralel batı sur duvarları yıkılarak çağının silah teknolojisine uygun top mevzileri ve cephanelikler inşa edilmiştir. 1915 Çanakkale Savaşlarında da Merkez Savunma Grubu’nun sevk ve idare mevkii olmuştur. Kale Bahçesi;Bu alanda baruthane binasının yanında Fatih ve Abdülaziz önemlerinde yapılmış ve kendi adlarıyla anılan iki adet cami yer almaktadır.Kale bahçesi ve park alanında Çanakkale Savaşlarında kullanılmış değişik uluslara ait topların yanı sıra farklı dönemlerde kullanılmış toplar da sergilenmektedir. 18 Mart 1915 günü, İngiliz filosunun en güçlü gemisi HMS Queen Elizabeth’ten atılan ve kuzey sur duvarında açtığı 2 metrelik delik içinde patlamadan kalan top mermisi halen sergilenmektedir. İç Kale1.kat İç kale birinci katında Çanakkale Savaşları’nda kullanılan çeşitli silah ve askeri malzemelerin sergilenmesinin yanı sıra savaş süreci, rehber eşliğinde panolar, maketler ve sinevizyon ile anlatılmaktadır. 2.kat İç kalenin ikinci katında ise, iki tarafın olanaklarının karşılaştırıldığı yapay cephe ortamında, tiyatral bir üslupla, kara savaşları canlandırılmaktadır. Bunun yanında Türk Deniz Harp Tarihinin gelişimi sergilenmektedir.Kaynak:Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığı.
Nusret Mayın Gemisi.
Deniz Müzesi ve Çimenlik Kalesi kapalı olduğundan Nusret Mayın Gemisi’ni de gezemedik,dışarıdan fotoğraflamak ile yetindik ama 18 Mart 1915 Deniz Zaferi’nde önemli rol oynayan Nusret Mayın Gemisi’nden bahsetmeden de geçemeyeceğim.
Nusret Mayın Gemisi: 20.yy başında donanma gücü ve savaş gemilerinin öneminin anlaşılması üzerine Osmanlı Devleti Donanmada ki eksikliklerini tamamlamak için modern gemiler satın almak yoluna gitmiştir. Nusret Mayın Gemisi bu amaçla 1910 yılında Almanya’ya sipariş edildi. 1911 yılında Kiel’de kızağa konularak 4 Mart 1911’de denize indirildi. 1912 yılında seyir için son hazırlıkları tamamlanarak 1913 yılına doğru Osmanlı Donanması hizmetine girdi.1915 Çanakkale savaşlarına damgasını vuran Nusret Mayın Gemisinin asıl adı “Nusrat” olup,“yardım” anlamına gelmektedir. Nusret Mayın Gemisi 7/8 Mart 1915’te karanlık limana sahile paralel olarak döktüğü 26 mayınla 18 Mart 1915 deniz zaferinin kazanılmasında Türk tarihinde önemli bir rol oynamıştır. I. Dünya Savaşı boyunca Çanakkale’de kullanılan bu gemi 1918 Mondros Mütarekesinden sonra sekiz yıl görev dışı kalmıştır. 1926–1927 yılları arasında Gölcük Tersanesinde onarımı yapılmıştır. 1955 yılına kadar Türk Donanması’na hizmet verdikten sonra görevden ayrılarak 1962’de sivil bahriyeye satılmıştır. Birçok aksanı zaman içinde değiştirilen Nusret Mayın Gemisi orjinalliğini kaybetmiştir. Kuru yük gemisi olarak kullanılan Nusret, Nisan 1990 yılında Mersin Limanı açıklarında batmıştır. 1999 yılında tekrar denizden çıkarılan Nusret, Mersin Limanına çekilmiştir. Halen Mersin’de sergilenmektedir.2011 yılında Gölcük Tersanesi Komutanlığında inşa edilen Nusret Mayın Gemisi’nin bire bir ölçülerindeki tıpkı yapımı bugün de Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığında sergilenmektedir.Kaynak:Çanakkale Deniz Müzesi komutanlığı
Çanakkale merkezdeyiz,gemi seferleri de pandemiye uymuş ve 2 saate yakın boş vaktimiz var,eh haliyle oyalanmak ve ihtiyaçlarımızı gidermek gerek.Ve de Çanakkale’nin sembolü saat kulesi fotoğrafı almak değil mi? Biz de öyle yapıyoruz, bu arada Çanakkale’den ve Saat Kulesi’nden de bahsetmek isterim.
ÇANAKKALE: Eski çağlarda Hellespontos ve Dardanel olarak anılan Çanakkale M.Ö. 3000 yılından beri yerleşim alanı niteliğini korumuştur. Erken Bronz Dönemi’nden bu yana önemli bir yerleşim merkezi olan Çanakkale; Çanakkale Boğazı sayesinde Anadolu ile Avrupa ve Akdeniz ile Karadeniz arasındaki bağlantıyı sağlayan iki geçit bölgesinden biridir.Bu özelliği nedeniyle oldukça zengin bir tarihi vardır. Kuzeybatı Anadolu’da, kendi adıyla anılan boğazın en dar kıyısında yer alan bir kenttir. Merkez ilçe nüfusu 2020 yılı verilerine göre 136.484 kişidir. Troya kalıntılarının bulunduğu ildir.
Saat Kulesi: Kent merkezinde,1897 yılında İtalyan Konsolosluğuda yapan Vitalis isimli tüccar tarafından parası ödenerek inşaa edilen saat kulesi,Ayvalık taşından yapılmış olup, dört tarafında saat bulunmaktadır.
Hazır 2 saat zamanımız var bir de yemek yiyelim dedik ve köftecinin yolunu tuttuk.Burada bir sürpriz ile karşılaştım,taaaa 90’lı yıllarda okuldan yeni mezun olup yanımıza ” Allah cehennemi niye yarattı ki! Cizre varken” denen yere genç Astsubay olarak gelen kardeşim ile karşılaştık, Koray TAŞÇI.Hakikaten büyük sürpriz oldu,hasret giderdik,lafladık, yemeğimizi yedik ve gemi saati gelince de vedalaştık.
Gemiye binip Eceabat’a yol almaya başladık,dün ve bu günün bir bölümünde 18 Mart 1915 Deniz Zaferi ile ilgili yerleri gezdik,gördük,ziyaret ettik,gece kaldık.Günün ikinci yarısı ile beraber deniz savaşının bittiği,kara savaşlarının başladığı yerleri gezecek,görecek,ziyaret edecek,kalacağız.Çanakkale-Eceabat arası gemi yolculuğu yarım saat sürdü ve Eceabat’tan Bigalı yönüne hareket zamanı.
Bigalı Kalesi.
İlk durağımız Bigalı Kalesi,2017 yılında yapmış olduğum Gelibolu Yarımadası Şehitlere Saygı turumda ziyaret etmek istemiş ama olmamıştı,o zaman yeni başlayan restorasyon hala bitmemiş, devam ediyor.Dışarıdan bir fotoğraf çekimi ve afişteki eski halinin fotoğrafı ile yetinerek biraz Bigalı Kalesinden bahsedeyim.
Bigalı Kalesi: Çanakkale Boğazı’ nın Avrupa yakasında Nara Burnunun hemen karşısında Osmanlı dönemi bir kaledir.19 Şubat 1807 de İngiliz Donanması hiç bir direniş görmeden boğazı geçmesi nedeniyle ilave tedbirler almak icap etmiştir.Bu kapsamda 1807 yılında III. Selim zamanında Çanakkale Boğazına yeni istihkamlar yaptırılmaya karar verilmiştir.Bu karar doğrultusunda Çanakkale Boğazının en dar yeri olan Çanakkale-Kilitbahir hattı ile Nara Burnu-Bigalı hattı arasında savunmanın güçlendirilmesi planlandı.Böylece Anadolu yakasına Nara Burnu ve Köse Burnu kaleleri,Rumeli sahiline de bunların tam karşısına denk gelecek şekilde Bigalı ve Çamburnu Kaleleri yaptırılmıştır.1807 yılında yapımına başlanan kaleler 1822 yılında II. Mahmut zamanında tamamlanabilmiştir.Bigalı Kalesi,Hemen karşı kıyıdaki Nara Burnu üzerinde yer alan Nara Kalesi ile birlikte Çanakkale Boğazı’ nın Marmara denizi doğrultusundaki son savunma istihkamlarını oluşturmuştur.Kaynak:T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı
Akbaş Şehitliği.
Artık Gelibolu Yarımadasındayız ve ilk Şehitlik ziyaretimizi Akbaş Şehitliği’ne yapıyoruz.Şehitlik önüne geldiğimizde anısına görselimizi alıp,Şehitlik ziyaretini gerçekleştirmeye başladık.
Sembolik olarak yapılan Akbaş Şehitliğini fotoğrafladık,gezdik,gördük,hemen yanı başında bulunan çeşmede serinledik ve biraz da dinlendik.
Şimdi asıl yere,gerçek Şehitliğe geçme zamanı.
Gerçek Şehitlik.
Burada duygulu anlar yaşamamak mümkün değil,sembolik Şehitlik’te nasıl ferah bir hava varsa burada ise manevi huzuru ortaya çıkartan bir hava var.Şehitlerimizin mezar yerleri belli belirsiz gözükmekte,etrafı çevrilmiş ve koruma altına alınmış.Şehitlik ziyaretimizi yaptık,saygımızı sunduk,ruhlarına dua okuduk ve biz manen görevimizi yerine getirmenin huzuru içerisindeyiz.Tüm Şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Yalova.
Akbaş Şehitlik ziyaretimizi tamamladıktan sonra yönümüzü Yalova istikametine çevirdik.Yalova’da görülecek,ziyaret edilecek 3 yer var, oraları ziyaret edeceğiz.İlk durağımız köyün girişindeki Yadigar-ı Zafer İlkokulu,okulun hikayesini öğrenince eminim sizin de içiniz ısınacaktır,bizim öyle oldu.
Yadigar-ı Zafer İlkokulu: Savaş zamanı hep üzücü olaylar olmuyor,bazende çok güzel şeyler oluyor.O örneklerden biri ile Yalova’da karşılaşıyoruz.Burası Yalova Zafer İlkokulu,hikayesi ise şöyle(Tabeladan alıntı);”Kayıtlara göre, köyün en yaşlısı Hüseyin ORAL okulun hikayesini şöyle anlatmıştır.” 1915 yılının baharıydı.Öğretmenimiz Süleyman Bey,hepimizi topladı Cevat Paşa’ yı ziyaret edeceğiz dedi.Yola çıktık.Yol kenarından topladığımız çiçeklerle demet yaptık.Paşa bizi görünce sevindi.Hatırımızı sordu.” İsteğiniz nedir çocuklar?” deyince hep beraber ” okul istiyoruz”diye cevap verdik.Okul yapımı için Cevat Paşa,İstihkam Binbaşı Zeynel Abidin’i (Çarpanlı) görevlendirmiştir.Köy halkı ise taş ve kum çekerek okul yapımına katkıda bulunmuşlardır.İki katlı okulun yapımı amele taburu tarafından kısa sürede tamamlanmıştır.Okulun açılışı 18 Mart 1915 tarihinden sonra gerçekleştiği için büyük deniz zaferi hatırasına” Yadigar-ı Zafer İlkokulu”adını almıştır.1948 yılının aralık ayında yanan,1963 yılında depremden hasar gören bina, küçük onarımlarla ayakta kalmayı başarmıştır.Şimdi ise Cevat Paşa Zafer Okulu (Kültür Merkezi) olarak 2008 yılından beri ziyarete açıktır.
Yalova Zabitan Şehitliği.
Yalova çıkışında ikinci durağımız Yalova mezarlığı içinde bulunan Zabitan Şehitliği oldu.2017 yılında Gelibolu Yarımadası Şehitlere Saygı turumda ziyaret etmiş,Şehitliğin hali içimi sızlatmıştı.İlgisizlik,ecdata saygısızlık ne derseniz deyin,bu konuda da bazı girişimlerde bulunmuştum.Bu sefer Şehitliği biraz daha iyi durumda gördüm ama yeterli değil.Şehitliklerimiz daha temiz,tertipli,Şehitlerimize yakışan şekilde olmalı.Yalova Zabitan Şehitliğinde yatan ve vatanımızın her tarafında Şehit olan tüm Şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Yalova Zabitan Şehitliği: Çanakkale Savaşları’ nda iki sahra hastahanesi vardı.Harp sahasının hemen arkasında bulunan güney cephesi hastahanesi,Eceabat ilçesindeki Ağadere mevkiinde, kuzey cephesindeki hastahane ise Yalova köyünde kurulmuştu.Savaş sırasında yaralanan askerler bu hastahanelerde tedavi ediliyordu.Durumu ağır olanlar, gemilerle İstanbul’a sevkediliyordu.Burada yapılan müdahalelere rağmen şehit olan subaylar,mezarlık yanında özel olarak ayrılmış Şehitliğe defnediliyordu.Savaştan sonra Şehitlik özel olarak yapıldı.Daha sonra ilgilenilmediği için harabeye döndü.
Yalova mezarlığının hemen dışında bulunan tek Şehit mezarını da ihmal etmedik.Burası Şehit Madam Erica’nın mezarı,ruhu şad olsun.
Madam Erica; Doktor Ragıp Bey’in Gayr-i Müslim eşi,Yaralı Türk askerlerini tedavi ederken hastane ve sargı yerlerini dahi bombalayan düşmanın bir top mermisi ile hayatını kaybeden Doktor Yüzbaşı Ragıp Beyin eşi Alman Hemşiredir.Şehadet tarihi 26 Eylül 1915′ dir.
Yalova köyündeki ziyaretlerimiz bitti,mezarlığın hemen karşısındaki yoldan geceyi geçireceğimiz çok özel bir yere, Bigalı köyüne hareket halindeyiz.Bildiğiniz gibi,Bigalı köyü Mustafa Kemal Atatürk’ün komutanlığını yaptığı 19.Tümene ev sahipliği yapmış bir köy ve biz bu gece Bigalı köyünde kalacağız.Ama önce Ferdi gördüğü çeşmede şahsi temizliğini yaptıktan ve kana kana su içtikten,bende Yalova-Bigalı arasındaki orman içinde Karatay’ımı fotoğrafladıktan sonra.
Bigalı köyü.
İkindi vakti Bigalı köyüne giriş yaptık.Buraya ne zaman gelsem içim bir tuhaf oluyor,sanki arzuladıklarım olmayacakmış gibi ama her defasında da oluyor.Bu gün de inşallah her istediğim olacak ama önce Bigalı köyünden bahsedeyim.
Bigalı Köyü: Çanakkale savaşlarında 19. Tümene bağlı 57 nci, 27 nci ve 72 nci Alaylarla cepheye ilk gidilen noktadadır. Mustafa Kemal 14-25 Nisan 1915 de Yarbay rütbesi ile Tümen Komutanı olarak Bigalı Köyünde kalmış ve savaş hazırlıklarını Muhtar Hacı Hüseyin Kanyılmaz’ ın evinde yapmıştır.
Dediğim gibi Bigalı köyüne ikindi vakti vardık,günlerden pazar ve pandemi kısıtlaması olduğundan Atatürk Evi kapalı, yarın açılacakmış.O yüzden ikindi namazından Cami imamının çıkmasını bekledik,çünkü 19. Tümen Harp Malzemeleri Sergisi onun eseri,bu arada Ferdi’ye kamp yapacağımız yeri gösterdim,Ferdi’nin yüzü görülmeye değerdi,şahane dedi, çadır yerini bile belirledi.İmam camiden çıkar çıkmaz da geziye, 19. Tümen Harp Malzemeleri Sergisi’ni gezmeye başladık.
19 ncu Tümen Karargahı.
19. Tümen Harp Malzemeleri Sergi yerini gezdikten sonra kamp yapacağımız yere geçtik.Kamp yerimiz 19. Tümen’in Karargah kurduğu yerin hemen altı, planladığımız gibi.
Bigalı Köyü Kampı.
Arzuladığımız,planladığımız gibi Bigalı köyünde Mustafa Kemal Atatürk’ün komuta ettiği 19 ncu Tümen Karargahındayız, huzur içindeyiz.
Kamp alanımıza geçer geçmez hemen çadırlarımızı kurduk,güzelce yerleştik.Her yere nasip olmayacak temizlikte olan(tuvalet kağıdı,sıvı sabun,pırıl pırıl zemin) tuvaletlerde şahsi temizliklerimizi yaptık,bizden iyisi yok artık,hayat bize güzel,şimdi yemek ve dinlenme zamanı.
Günümüz, 18 Mart 1915 Deniz Zaferi’nde önemli yer tutan Karanlık Liman’dan başladı,Hasan Mevsuf Şehitliği,Akbaş Şehitliği,Zabitan Şehitliği ziyareti ve Mustafa Kemal Atatürk’ün komuta ettiği 19 ncu Tümen Karargahında Bigalı köyünde son buldu.
Yarın Bigalı Köyünde ilk ziyaretimizi yaptıktan sonra Mustafa Kemal ve askerlerinin izinde, onların yolunda Conkbayırı’na çıkacak,Şehitlikleri ziyaret edecek,çok uzun bir güne merhaba diyeceğiz.
[advanced_iframe src=”https://tr.wikiloc.com/wikiloc/spatialArtifacts.do?event=view&id=75164223&measures=on&title=on&near=off&images=on&maptype=H” width=”100%” height=”650″]