NOT: Bu yazının büyük bölümü daha önce Şafak Omaç tarafından safakomac.com adresinde yayınlanmıştır.
Ata Yolu-Kurtuluş Yolu’ nun üçüncü günündeyiz.Akşam Karadağ’da çadırlarımızı kurar kurmaz yağmura yakalandık.Yağmurdan sonra yemeğimizi yeyip,dinlenmeye öyle geçtik. Sabah kalktığımızda ise yerler çamur,çadırlar ıslak vaziyetteydi. Olsun,bu yola gönül veren, bazı sıkıntılara da katlanmalı. Önemli olan yolunda emin adımlarla ilerleyebilmektir. Ata Yolu-Kurtuluş Yolu projemizin 3 ncü günündeyiz. Bu günkü programımızın can alıcı noktaları Kurtuluş Yolu üzerindeki Karageçmiş Köyü ve Havza ziyaretleri.
Nasıl bir yol izlemiş,neler görmüş, neler yaşamışız….. hep beraber göreceğiz.
Şimdi güne başlama zamanı…….
Karadağ Sabahı.
Kamp yaptığımız yer çamur olunca bizde kahvaltıyı çeşme başında yaptık.Biraz dağınıklık var ama ,af ola!!!!! olacak tabii,yol hali.Her zaman düzenli olunmuyor. Siz güzellikleri görün, bana bakmayın.
Yollardayız.
Kahvaltımızı bitirdikten sonra Kurtuluş Yoluna kaldığımız yerden devam ediyoruz.Doruk Köyüne kadar eski yoldan,orijinal Kurtuluş Yolunda yol aldık,daha sonra Samsun-Ankara yolunda bir süre devam ettik.Bu iki yolda da tabelalar ve materyaller bizi doğru istikamette tutmaya yaradı.
Karageçmiş Yolu.
Ana yolu Karageçmiş Köyü levhasına kadar takip edip, köyün içine girdik. Burası Yeni Karageçmiş Köyü idi, bizim ise asıl hedefimiz Eski Karageçmiş Köyü.Bu yolu kullanarak, kah iterek,kah binerek Eski Karageçmiş Köyüne kadar gittik.
Karageçmiş Köyü.
Karageçmiş Köyüne geldiğimizde bir kaç sağlam ev ile çoğu yıkılmış evler karşıladı bizi.Etrafta hiç bir canlı yok.Aradığımız bir şey var buralarda ama nasıl bulacağız ve kime soracağız.Belki de oda diğerleri gibi yok olup gitti.Çeşme başında durup biraz soluklandık,ben sularımızı tamamlayıp etrafta gözlerimle bir şeyler ararken Ferdi Kızıl kardeşim keşfe çıktı.Daha 10 metre gitmişti ki, duraladı,durdu ve hızla geri geldi.O anı unutamam,gözleri dolu dolu, hızlı hızlı nefes alıyor,ağabey ağabey ne olur gel sana bir şey göstereceğim deyip duruyor.O anı unutamam,Ferdi’nin o duygusal anlarını hiç bir zaman unutamayacağım.Hemen koşa koşa oraya gittik.Evet aradığımız şey oradaydı,Ferdi’nin heyecanını ve coşkusunu çok iyi anlıyorum.Ferdi, Karageçmiş Köyünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 24 Mayıs 1919’da kaldığı evi bulmuştu.
İkimizde zafer edası ile birbirimize sarıldık,ne konuştuğumuzun bile farkında değildik.Ama tek şeyi hatırlıyorum,içimizdeki duygu selini ve gözlerimizdeki parıltıyı.
Karageçmiş Köyü Ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Kaldığı Ev:
1-) Köy Havza’ya 13 km mesafede Ankara-Samsun asfaltı kenarında olup, eski mahallenin baraj suları altında kalma ihtimaline karşı yeni yerleşim yerine alınmıştır. Karageçmiş Köyü Atatürk’ün eski mahallede 24 Mayıs 1919’da misafir kalmasından dolayı Atageçmiş olarak da anılmaktadır.Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan sonra Karageçmiş Köyüne gelmiş kurmayları ile 1 gün misafir olmuştur.Köy sürekli göç verdiğinden dolayı nüfus her geçen gün azalmış sadece yaşlı kesim ve bir kaç genç kalmıştır.
2-) Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları 24 Mayıs 1919 günü kapalı ve hafif yağmurlu bir günde beraberlerindekiler ile birlikte üç hurda Mercedes marka otomobille Havza’ya gitmek üzere Samsun’dan hareket ederler…Otomobillerin eski olması nedeniyle yolculuk esnasında Mustafa Kemal Paşa’ nın bindiği otomobil sık sık arıza yapar. En son ve en önemli arıza Havza’ya yakın Karageçmiş köyü civarında olur ve araç tamamen durur. O vakitte ve orada kalmak istemeyen Mustafa Kemal Paşa maiyetindekilerle birlikte yürümek ve yürürken de okumak için duygulu bir ses tonuyla yanındakilere : ”Dağ Başını Duman Almış marşını biliyormusun? diye sorar… Kimseden ses çıkmaz.Belli ki bu marşı bilmiyorlardı.Volkan patlaması gibi bir ses yayılır Mustafa Kemal Paşa’nın gür soluğundan; Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar. Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar!
1-) Köy Havza’ya 13 km mesafede Ankara-Samsun asfaltı kenarında olup, eski mahallenin baraj suları altında kalma ihtimaline karşı yeni yerleşim yerine alınmıştır. Karageçmiş Köyü Atatürk’ün eski mahallede 24 Mayıs 1919’da misafir kalmasından dolayı Atageçmiş olarak da anılmaktadır.Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan sonra Karageçmiş Köyüne gelmiş kurmayları ile 1 gün misafir olmuştur.Köy sürekli göç verdiğinden dolayı nüfus her geçen gün azalmış sadece yaşlı kesim ve bir kaç genç kalmıştır.
2-) Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları 24 Mayıs 1919 günü kapalı ve hafif yağmurlu bir günde beraberlerindekiler ile birlikte üç hurda Mercedes marka otomobille Havza’ya gitmek üzere Samsun’dan hareket ederler…Otomobillerin eski olması nedeniyle yolculuk esnasında Mustafa Kemal Paşa’ nın bindiği otomobil sık sık arıza yapar. En son ve en önemli arıza Havza’ya yakın Karageçmiş köyü civarında olur ve araç tamamen durur. O vakitte ve orada kalmak istemeyen Mustafa Kemal Paşa maiyetindekilerle birlikte yürümek ve yürürken de okumak için duygulu bir ses tonuyla yanındakilere : ”Dağ Başını Duman Almış marşını biliyormusun? diye sorar… Kimseden ses çıkmaz.Belli ki bu marşı bilmiyorlardı.Volkan patlaması gibi bir ses yayılır Mustafa Kemal Paşa’nın gür soluğundan; Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar. Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar!
Karageçmiş Köyü ile ilgili iki anlatım bulunmakta,araştırdım ancak iki anlatımı bulabildim,ben tarihçi olmadığımdan doğru olanı tam bilemiyorum ama bir gerçek var, oda GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK buradan geçmiş.
Kahve Zamanı.
Evin kapısı kilitli,etrafta da kimse yok,uzun süre bekledik yine de kimseyi göremedik.Beklerken sabah ıslak olarak topladığımız çadırlarımızı güneşin kollarına serdik. Bende bu arada kahveyi ocağa sürdüm, Atamızın kaldığı evin kapısında Ferdi kardeşim ile beraber kahvemizi yudumladık.
Karageçmiş’ ten Ayrılış.
Karageçmiş Köyünde 1 saate yakın zaman geçirdik.Sessizliğin ve yalnızlığın getirdiği o havayı teneffüs ettik ve geldiğimiz daracık yollara benzeyen dönüş yoluna saparak Karageçmiş’ ten ayrılıp Havza yönüne hareket ettik.
Havza.
Karageçmiş Köyünden Havza’ya geneli iniş olan 13 kilometrelik yolculuktan sonra vardık.Kurtuluş Yolu tabelaları ve nagivasyonumuz bizi Havza Atatürk Evi Müzesi önüne kadar taşıdı.
Burada müzeyi gezmek istediğimizi belirttiğimizde içeride bulunan tüm görevli arkadaşların yakın ilgisi ile karşılaştık.
Özellikle burada görevli arkadaş Rukiye YÜCEL hanımefendiye çok teşekkür ederiz,yakın ilgi gösterip,müzenin tanıtımını bizlere yaptı, sonra da bizi müze ile baş başa bıraktı.
Havza Atatürk Müze Evi tanıtımını yapıp,sonra içerisini gezmeye başlayabiliriz.
Havza Atatürk Evi Müzesi: Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 25 Mayıs–13 Haziran 1919 tarihleri arasında işgale karşı bağımsızlık özleminin ilk meşalesini yaktığı Milli mücadelenin ilk karargahı olarak kullandığı, yapıldığı dönemin Mesudiye oteli, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 12.07.1980 tarih ve A- 2371 sayılı kararıyla taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Osmanlı tapu kayıtlarından anlaşıldığı kadar binayı Otel haline getirerek işletmeye açan ilk kişi Havza eşrafından Hurdazlı İsa Efendi isimli bir şahıstır. Mesudiye otelini bir süre kendisi çalıştıran İsa Efendi 1917 yılında oteli, o yıllarda aynı zamanda Maarif hamamının da müsteciri olan Ali Baba’ya devreder. Mustafa Kemal Paşa’ nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’ a ayak basışından 6 gün sonra karargahını Havza’ya taşıyacağı haberi üzerine dönemin Kaymakamı Fahri Bey, o yıllarda Havzanın en seçkin konaklama merkezi durumunda olan Ali Baba’ nın Mesudiye oteli’ ni bir aylığına kiralamış, Paşa’ya ve Karargahında bulunan askeri ve sivil memurların istirahatine tahsis etmiştir. Cadde üzerinde bulunan kâgir bina zemin kat üzeri iki katlıdır. Birinci katta 4, ikinci katta 5 oda bulunmaktadır. Tavan ve tabanı ahşap olan bina kırma çatı ile örtülüdür. Otelin birinci katında Kuzey – Batı ve Kuzey – Doğu yönünde bulunan karşılıklı iki oda biri “Çalışma odası” diğeri “Yatak odası” olarak paşa için hazırlanmış, maiyetindeki askeri ve sivil memurların bir bölümü otelin üst katında bulunan odalara yerleştirilirken bir bölümü de Havza’ nın ileri gelenlerine ait konaklarda ağırlanmışlardır. Kaynak:Kültür Varlıkları Ve Müzeler Genel Müdürlüğü.
Atatürk Evi Ve Biz.
Sabah vardığımız Atatürk Evi’ ni öğlene kadar ziyaret ettik,görebileceğiz her şeyi gördük. Eksik bilgilerimizi tamamladık. Burada bize yardımcı olan,sabırla sorduğumuz sorulara cevap veren,sıkılmadan bize yardımcı olan tüm görevlilere tekrar teşekkür ederim.
Atatürk Evi Müzesi’ ni bu duruma getiren,emeği geçen ve emeği olan herkese teşekkürler.
Havza’da gezilecek yerler var, şimdi oraları da gezmeliyiz.
Taş Mektep: 1327 (1911) yılında Samsun-Sivas demiryolu keşif heyetinden mühendis Hüseyin Yakup, Süreyya Sami ve Nazif Beyler tarafından projesi hazırlanarak inşaatına başlanmış, Sivas valisi Muammer Beyin ilgileri sayesinde kısa zamanda tamamlanarak ilçenin eğitim hizmetine sunulmuştur. Havza da uzun yıllar halkın toplantı salonu olarak ta yararlandığı bu bina Anadolu da kurulan ilk “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”nin ve İzmir’in işgali üzerine Havzalılar tarafından kurulan “Reddi-i İlhak Derneği’ nin temellerinin atıldığı yerdir. Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 12.07.1980 tarih ve A-2371 sayılı kararı ile tarihi değer olarak koruma altına alınmıştır. Günümüzde Merkez İlköğretim Okulu hizmet binası olarak kullanılmaktadır.Kaynak:Havza Kaymakamlığı.
Tarihi Havza Evleri: Bahçelievler Mahallesinde 19. YY. da yapıldığı tahmin edilen (5) adet tarihi konak bulunmakta olup, Kültür Varlıkları Koruma Kurulunun 12/07/1980 A-2371 sayılı tescili ile koruma altında bulunmaktadır. Genellikle zemin üzeri 2 katlı olan tarihi Havza evlerinin dış cephesi yığma tuğladan iç bölmeleri bağdadi olarak yapılmıştır. Bu tarihi evler arasında özelikle Milli Mücadele yıllarında Atatürk’ün Havzaya gelişi üzerine Mesudiye Oteli ile birlikte Atatürk’ e tahsis edilerek onun istirahatına sunulan Ali Osman Ağa Konağı ve Milli Mücadele kahramanlarımızdan Bayram Ağaya ait büyük bir bahçe içerisinde bulunan konak Havza’da tarihi öneme sahip yapıların başında gelir. Kaynak:Havza Kaymakamlığı.
Ata Yolu-Kurtuluş Yolu.
Havza’da Atatürk Evi Müzesi,Taş Mektep,Havza Tarihi Evleri ziyaretleri bitti.Kültür turu da yaptık,sonrasında vakit öğle olduğundan yemeğimizi yedik.Şimdi yine yollardayız……Havza’dan çıktık,bir süre ana yolda gittikten sonra yine Kurtuluş Yolu’ nun orijinal bölümünde yol almaya başladık.Yönümüz Suluova…..
Kurtuluş Yolu Kilometre Taşları.
Samsun Büyük Şehir Belediyesi Samsun-Amasya arasında 98 kilometrelik bölümde gayet ciddi çalışmalar yapmış, bunun en iyi örneklerini yol boyu gördük.Özellikle Samsun-Çakallı-Kavak-Havza bölümünde kilometre taşları,tabelalar,sis çanları,çeşitli materyaller, taş köprüler vb gibi çalışmaları çok ciddi boyutta yapmışlar.Ancak Havza-Suluova arası bu materyaller diğerlerine göre azalmakta.
Gönül ister ki Samsun Büyükşehir Belediyesinin yaptığı bu çalışma Mustafa Kemal Atatürk’ün geçtiği tüm yerlere yayılır ve Samsun’dan başlayan Kurtuluş Yolu Ankara’ya kadar uzanır.
Biz Kurtuluş Yolu’ nda en son işaret taşını 100 ncü kilometre olarak gördük ve kayda aldık.100 ncü kilometreden sonra her hangi işaret yok,yol sizi dağdan Suluova’ya indiriyor.
Suluova Yolu.
Dağdan Suluova’ya doğru inişe geçtik.Bu iniş 10 kilometre kadar,manzarası,doğası,görselliği ile büyüleyici inişi en zevkli hale getirerek,tadını çıkararak Suluova’ya kadar iniş yaptık.
Suluova Molası.
Suluova’ya vakitlice varınca molayı da uzun tuttuk.Eksiklerimizi tamamlamadan önce Ferdi’nin sorun çıkaran ve 3 tanesi kopan jant tellerine çare bulmak önceliğimiz oldu.28 jant olunca bulmak sorun oluyor ama şansımız yaver gitti, ikinci bisiklet tamircisinde (ilçelerde aynı zamanda buraları motor tamircisi oluyor) aradığımız telleri bulup,janta taktık. Ferdi bir kaç tane de yedek aldı ne olur ne olmaz.
Alışveriş, eksiklerin tamamlanması derken,ikindi vakti Suluova’ya veda ettik.
Yolpınar Kampı.
Suluova’dan çıktık,Samsun-Amasya yolunda yol alıyoruz.Bir kaç kilometre sonra Ferdi nagivasyonda alternatif yollar aramaya başladı.Ana yoldan kurtulmak demek iyi bir yerde kamp yapmak demek,bunun bilincindeyiz.Yolpınar kavşağına gelince ağabey 500 metre ileri de ana yola paralel bir yol var, girelim mi? dedi,tereddüt yok, hemen girdik.
Yolumuzun üzerinde kavşakta çeşme görünce ikimizinde gözleri çevreyi taramaya başladı.
Yoldan 100 metre içeride kiraz bahçesi tam bize göre.Kimseye görünmeden kiraz bahçesinin derinliklerine indik, kurduk çadırlarımızı,sonrada erkenden akşam yemeği faaliyetine giriştik.
Hava kararmaya yakın ise 3 günün yorgunluğunu ve terini akıtmak için soluğu çeşmenin başında aldık.
Akşam akşam duş çok iyi geldi.Kiraz bahçesinde kamp yaptık,sahibi helal etsin,hemen hemen her ağacın kiraz kalitesini test ettik.
Hiç ışık yakmadan,ay ışığının altında günün,önceki günlerin kritiğini yaptık.Yarın neler yapacağız onları ve bir çok şeyi konuştuk.
Ata Yolu-Kurtuluş Yolu’ nun üç günlük bölümü bizde güzel anılar bıraktı,inşallah devamında da olur.
Ata Yolu-Kurtuluş yolu devam ediyor.
[advanced_iframe src=”https://tr.wikiloc.com/wikiloc/spatialArtifacts.do?event=view&id=37592205&measures=on&title=on&near=off&images=on&maptype=H” width=”100%” height=”650″]