Dün akşam yoğun ısrarlara dayanamayarak Antalya’da bir gün daha geçirmeye karar verdik. Ayrıca Antalya bir günde gezilip görülemeyecek kadar çok güzel bir şehir. Şehir merkezinde ve yakınlarında her türlü zevke hitap eden gezilecek yerler mevcut. Antalya Türkiye’nin en çok göç alan şehirleri listesinin üst sıralarında yer alan bir turizm şehri.
Şehir gezimize şehir içinde görülebilecek en ilginç ve en iyi korunmuş tarihi yapılarından birisi ile başladık. Antalya’nın günümüze kadar yandaki iki kule ile sağlam kalan tek kapısı üst kısmındaki üç tane kubbe gibi açıklık sebebiyle üçkapılar ya da diğer adıyla Hadrian Kapısıdır. M.S. 130 yılında imparator Hadrianus’un kente gelişi onuruna sütunlar hariç tamamı mermerden yaptırılmıştır.
Hadrianus Roma imparatorluğunun en gezgin imparatoru olarak bilinir gittiğiniz pek çok yerde anına yaptırılmış bir yapı ile karşılaşmanız kuvvetle muhtemel.
Hadrianus Roma imparatorluğunun en gezgin imparatoru olarak bilinir gittiğiniz pek çok yerde anına yaptırılmış bir yapı ile karşılaşmanız kuvvetle muhtemel.
Kapının ön tarafında Antalya’nın modern yüzünü görmek mümkünken kapıdan geçip kale içine girdiğinizde bambaşka bir eski Antalya’yı görmek şaşırtıcı. Bu haliyle Hadrian kapısı birbirine binlerce yıl uzaklıktaki iki farklı zamanı birbirine bağlayan bir zaman geçidi hissi veriyor.
Özellikle akşamları kapı çok güzel şekilde ışıklandırılıyor.
Özellikle akşamları kapı çok güzel şekilde ışıklandırılıyor.
Hadrian kapısından denize doğru giderek karşınıza çıkan Antalya’nın batısında bulunan en eski parklardan birisi Karaalioğlu parkına geldik. 70.000 metre karelik alana kurulan parkta denize doğru uzanan üç geniş gözetleme kulesi var.
Beydağları, Konyaaltı plajı sahili uçsuz bucaksız gibi görünen Akdenizi saatlerce hayranlıkla seyredebileceğiz harika bir alan. Eski bir park olduğu için ağaç zenginliği söz konusu. Bu sebeple pek çok kuşa mesken oluyor. Bu alanda Antalya’nın kavurucu güneşinden korunmak ve keyifli bir gün geçirmek mümkün.
Bugün Nazım Hikmetin ölüm yıldönümü olduğu için kendisi adına yapılan Nazım Hikmet Anıtında saygı ile anıyoruz.
(Hıdırlık Kulesi) |
Akşama daha ayrıntılı gezeceğimiz için kısa bir Kaleiçi gezisinin ardından bisiklet yolunu kullanarak Konyaaltı plajına doğru yola koyulduk.
Antalya’da genellikle bisiklete ve bisikletliye saygılı bir şehir izlenimi verse de Türkiye genel olarak kombine tesis olduğu için çoğu zaman trafikte böyle sığırlar görmek beni şaşırtmıyor.
Konyaaltı plajının sahildeki kumsalı çakıllı, denizi dalgalı ve deniz genellikle birden derinleşiyor. pek çok beach tarzı işletme mevcut.
Urimbaba denize girmeyi tercih ederken ben bisikletime serdiğim peştamalın gölgesinde plajının ve Akdeniz’in eşsiz görüntüleri eşliğinde dinlenmeyi tercih ettim.
Ayrıca dalgalı denizden pek haz etmem. Yüzmek başlı başına yorucu bir aktiviteyken birde dalga ile uğraşamam.
Günün son ışıklarına kadar plajda vakit geçirdik. bu arada daha sonra gezeriz dediğimiz Arkeoloji müzesi gezimiz yalan oldu. Devrim ve İlkay’ında bize katılmasıyla birlikte şehir gezisine kaldığımız yerden devam ettik.
Meydandaki havuz çevresinde belirli zaman aralıklarında ışık ve ses gösterileri düzenleniyor.
Kaleiçi surlarının kente girişi sağlayan dört kapısından biriside kale kapısı burcudur. Meydandaki ayakta kalan kulelerden birisi günümüzde saat kulesi olarak kullanılmakta.
Antalya’da Yivli minare şehrin sembolü niteliğindedir. Antalya’ya gelip onu görmemek mümkün değil. Yivli minare Yivli caminin minaresidir. Yivli minarenin bulunduğu yer aslında yapılar topluluğunun bulunduğu bir külliyedir. Bu yapılar Yivli minare camii, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Selçuklu Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran ve Nigar Hatun türbesidir.
13. yüzyılda yapılmış Antalya’nın ilk İslami yapıtlarından yaklaşık 800 yıllık. Sekiz tane yive sahip minare 45 metre yükseklikte, şerefesine 92 merdiveni çıkılarak ulaşılabiliyor.
Üzerinde bulunan yivler ve firuze renkli çiniler sayesinde başka bir yerde görme imkânı bulamayacağınız bu nadide eseri es geçmemek gerek.
Üzerinde bulunan yivler ve firuze renkli çiniler sayesinde başka bir yerde görme imkânı bulamayacağınız bu nadide eseri es geçmemek gerek.
Kaleiçi’nde Trafiğe kapalı alanlarda sokaklara kadar taşan restoranlarda hoşça vakit geçirmek mümkün.
Kaleiçi sokaklarında ufak rock barlarda ve dans gösterilerinin sabaha kadar sürdüğü kulüplerde eğlenebilirsiniz.
Restorasyon çalışmaları sonucunda Kaleiçi, pansiyonları, barları, çarşısı ile turizm merkezi haline gelmiştir.
Restorasyon çalışmaları sonucunda Kaleiçi, pansiyonları, barları, çarşısı ile turizm merkezi haline gelmiştir.
Antalya’nın göçebe Türkmen kültüründen miras kalmış Çuval, Heybe, Kilim, Seccade gibi dokuma sanatları ürünleri yanında pek çok hediyelik eşya satın alabileceğiniz irili ufaklı dükkân mevcut.
Kaleiçi evlerinin arasında dar sokaklarda en karanlık ve kuytu köşeye dahi girseniz içinizi ürperten bir durum olmadan güven içinde gezebiliyorsunuz.