Gece bir miktar üşümüş olsamda sabah dinlenmiş bir şekilde uyandım.
Rahat ve huzurlu bir kamp geçirmem için elinden gelen her şeyi yapan Yeşilgölcük sağlık ocağı görevlisi Zafer Korkmaz ile yola çıkmadan önce bir hatıra fotoğrafı çektik.
Yol düz, hava güzel, rüzgar hafiften arkadan esiyor. şimdilik keyfim yerinde, ilerleyen zamanda boğuşmak zorunda kalacağım karşımdaki toros dağlarını bakarak içinde bulunduğum anın keyfini sürüyorum.
Bir an olsun kayseri üstünden Adana‘ya geçmeyi düşünmüş olsamda daha önce planlaşım olduğum gibi Niğde–Ulukışla–Adana planına sadık kaldım.
Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra saat 11:00 civarı yeni dostum Niğde tabelesı ile karşılaşıyorum. 🙂
Şehir merkezinde alışveriş yaparken tanıştığım Fayat Kaya beni dükkanında misafir etti.
Niğde‘nin doğal ve tarihi güzelliklerinin bulunduğu duvar resmi.
Ne yalan söyleyeyim “Boru mu? Niğde Bor.” demek için bozuk ve dar yolda trafikte ecel terleri döküp 10-15 km kadar yolu uzattım. şimdi düşünüyorum da gerek yokmuş.
Bir süre sonra Kemerhisar‘a geldim. Düşünüyorumda şimdiye kadar kaç tane Hisar gördüm İncesini,Sivrisini Karasını gördüm oldu olacak Kemerlisinide göreyim 🙂
Kemerhisar’ın meşhur su kemerlerinden bir kare. daha fazla fotoğrafı facebook.com/ggyiss adresindeki fotoğraf albümünde görebilirisin.
Bu tabelayı buraya diken T.C.K. acaba yakınlardaki Akaryakıt istasyonlarından ne kadar komisyon almıştır?
Memleketimin sıcak insanları ile birlikte içilen bir bardak çayın lezzetini ve keyfini, dünyanın en lüks A.V.M.sindeki en fiyakalı kahve dükkanında alamazsınız. çünkü buralarda Anadolu insanının misafirperverliğini ve güleryüzünü ve hoşsohbetini bulamazsınız.
(İlhan, Ercan Aga ve Ben)
Yavaş yavaş düz yol bitiyor. yaklaşık yarım saat sonra ilk rampa ile karşılaşacağım. burasıda rampadan önce son düzlük. 🙂
Rampayı ağır ağır çıkıyorum. bu arada kaç beygir gücünde olduğumu bilmiyorum ama bir eşek gücünden kuvvetli olduğunu öğrendim 🙂
45 dakika kadar sonra Kolsuz geçidi’ndeyim. yükseklikte o kadar fazla değilmiş 1490 m.
buraya kadar çıkmışken Toros dağlarını belgelemek lazım.
yol üstündeki ufak tefek rampaları ine çıka yoluma devam ediyorum.
100 metre kadar rampa tırmandıktan sonra 1600 metre rakımlı Çaykavak’a geliyorum. burasında Niğde‘den Ulukışla‘ya olan yolculuğumda ki sonuncu kayda değer rampa olarak kayıtlara geçiyor.
Buradan sonra bayır aşağıya saldım.
Yaldır yaldır bayır aşağıya inmeye devam ediyorum. 🙂
Yaklaşık olarak yarım saat sonra Adana–Aksaray karayoluna çıkıyorum. zaten saat 19:300 civarı olduğu için havanın bir süre sonra kararacağını göz önüne alarak bulacağım uygun ilk yerde kamp kurmaya karar veriyorum. nitekim yarın zor bir gün olacağını düşünüyorum.