Tüm Eğirdir uykudayken sabah henüz daha gün doğmadan uyanarak göle girdim çıktım ve güneşin doğuşunu izleyerek yeni güne değişik bir başlangıç yaptım.
Acelem olmadığı için öğlene kadar göl kıyısında oyalandım. Güneş sebebi ile öğlen vakti yola çıkmam ne kadar mantıklı bir davranış o tartışılır lakin gölün serinletici havasına güveniyordum.
Yaklaşık yarım saat sonra Eğirdir sınırlarından çıktım.
Bu akşam nerede olacağımı gidişat şekillenecekti. ya Yalvaç‘ta yada Şarkikaraağaç. herşey nasip, kısmet.
Eğirdir’e son bir kez daha bakarken içimi ayrılığın burukluğu ve yeni yerler keşfetmenin heyecanı ile karışık garip bir ruh hali sardı. Tekrar görüşene dek kendine iyi bak Eğirdir.
yolun göl kıyısınca kıvrıla kıvrıla devam etmesi yolun dar olması ve en önemlisi araç söförleri sebebiyle bu yolda ilerlemek oldukça zor. biç çok kamyon şöförünün 1. dereceden akrabasının kulağını çınlattım bu yolda.
Sırası ile Mahmatlar, Yeşilköy, Hacılar’ı geçtikten sonra Eğirdir gölü kıyısından uzaklaşarak Gelendost’a doğru yöneldim.
Her taraf başta Elma olmak üzere türlü türlü meyve bahçeleri ile dolu. aynı zamanda sıklıkla karşılaştığım bir diğer yapı ise meyvelerin saklanmasında kullanılan büyük soğuk hava depoları oldu.
Yer, gök Elma ile dolu. buradaki elmaları ne yapacaklarını çok merak ediyordum doğrusu.
Yarım saat sonra saat 17:00 civarı Gelendost’a geldim.
Gelendost’a geçtikten sonra uygun bir yerde çeşme başında mola verdim.
Siyah…(Zeyin Ezmesi) Beyaz…(Krem Peynir) En büyük Beşiktaş
Bağıllı’yı geçtikten sonra gidebileceğim iki yönüm vardı. ya Yalvaç’a gidip daha önceden görmeyi planladığım Pisidia Antiocheia’ı ziyaret edecektim yada burayı pas geçip Şarkikaraağaç’a gidecektim.
Tecihimi Yalvaç’tan yana kullanarak Madenli’ye doğru devam ettim. buraya kadar gelmişken Pisidia Antiocheia’ı görmek gerekir diye düşündüm.
Yolun durumu ilk başta iyi gibiydi fakat ilerleyen bölümlerde yol çalışmasından dolayı ilerlemek oldukça güçleşti.
bu yolun daha ne kadar böyle gideceğini bilmediğim için gelen araçlardan birisini durdurarak yol durumu hakkında bilgi aldım 1-2 km sonra yolun düzendiğini öğrendim. eğer aksi durum söz konusu olsaydı Yalvaç durağını pas geçip Beyşehir’e dönmem mümkündü.
Eğirler ve Hüyüklü köylerini geçtikten sonra saat 19:00 olmuştu. güneş batmadan müsait bir yere kamp kurmalıydım.
aklımda deli sorular ile ilerlerken Yağcılar köyüne geldim.
Yağcılar köyünden henüz çıkmıştım ki, otomobili ile alış-verişe giden Ahmet abi beni yabancı turist sanarak durdurdu ve beni evine davet etti.